"eğer doğru olsaydı sen bunları yazıyor olamazdın"* diye iktibasımı yapıyorum ve efendimizin hayatından bir hikayeye geçiyorum.
Yıl 620.. Yer Taif.. Alemlerin efendisi, kainat serveri Hz.Muhammed (s.a.v) Mekke'den, Taif'e o kutlu daveti götürmeye gidiyor. Hava bunaltıcı, adeta alev yağıyor gökten...
Resul-i Ekrem kutlu daveti götürüyor, aciz ve bedbaht Taif'e. Ama Taif halkı Resul'ü (s.a.v) alaylıyor bununla yetinmiyor taş yağmuruna tutuyor. Öyleki, Rahmet peygamberinin ayakkabıları kan ile doluyor. Kendisiyle beraber olan Zeyd, Resul'ün önüne fırlıyor. Ama taşlar onu da hedef alıyor. O hunhar insanlar, Resul'e saldırıyor. O an Allah'ın meleklerinden biri iniyor..
- Ya Resulullah! izin ver burayı başlarına geçireyim.
Ama o Peygamber, o rahmet peygamberi şöyle diyor:
- Allah'ım bilmiyorlar. Bilselerdi yapmazlardı. Allah'ım sen onlara acı. Sen onları hidayete getir. Olur da onlardan biri bile bana tabii olur.
bizim için sünnet vazgeçilmez bir kaynaktır. allah'ın peygamberi kendisine taş atanlara böyle diyorsa, bize de sizin hidayetinizi dilemek düşer. yok arkadaş kesmiyoruz, zorlamayın.