mükremin: ya seni seviyorum da seni sevmeyi eskisi kadar sevemiyorum. hani eskiden seni sevmenin birbirimizi sevmenin yeşil, gevrek bir tadı vardı. seni güldürmenin lezzeti damağıma yerleşir orada mutlu mesut yaşardı. yani bir şey olduğu vakit ilk bunu koşayım gideyim asuman'a söyleyeyim tarzında bir haberci telaşı olurdu
asuman: şimdi ne oldu peki?
mükremin: bilmiyorum asuman bilmiyorum, kalbim bir kuyunun dibindeki suyun içinde nefes almaya çalışan bir gariban; yukarı tırmanmaya çalışıyor ama ne yapsın kuyunun duvarları düz, kuyunun duvarları ıslak…