Bu memlekette, bilirsiniz, "büyük Türk büyükleri" vardır... O kadar büyük olmasalar bile "büyük Türk gazetecileri" de vardır. Efsane isimlerdir.
Bunların kimisine, Ankara yönetimi tarafından, ölü bulunan ittihat ve Terakki Fırkası'nın terkedilmiş merkez binası bağışlanmış, kimisine gazete çıkarması için fiilen nakit para verilmiştir, kimisine de hükümeti desteklemesi için ara sıra çıkma yapılmış, sakal atılmıştır.
Keneyi kapamayanın muhalefete geçiverdiğini de biliriz.
Bununla kalsa iyi, biz, vakti zamanında, sarışın ve güzel bir kadına aşık olduğu için hükümet destekleyen çeşit de gördük. isim verdirtmeyin şimdi!
"Alman gerçeğini kabul etmek zorundayız" diye yazı yazanları da biliriz savaş yıllarında, mirasçıları da iyi bilirler onları...
Ekrem Okutan'ın "Dalkavukluk: Tarihsel Perspektif, Siyaset ve Basın" isimli ilginç kitabını alın, okuyun. Karşınıza çok hazin örnekler çıkacak.
düşünüyorum da; Sonradan ne yaparsa yapsın, hiç kimse geçmişinden kurtulamıyor. Geçmiş, büyük romancı William Faulkner'ın deyimiyle "asla ölü değildir"... Faulkner diyor ki, "geçmiş, geçmiş bile değildir!"
omurgasız türk basını neferlerini saygıyla ve sevgiyle selamlar, gözlerinden öperim... muck!