alberto manguel'in tek kelimeyle berbat kitabı.
öyle ki, "bir kitabın içine binlerce mekan, insan, kitap adı doldurup sonuç olarak nasıl hiçbir şey anlatamazsınız" konulu bir ders için okunabilir ancak. Bütün o trivial çöplüğün arasına yapıştırıcı olsun diye sokuşturulmuş entelektüel belagat ise apaçık sırıtıyor.
kitabı okuyup bitirdiğinizde şuna benzer bir şey hissediyorsunuz: "bu adam ne kitabı ne kütüphaneyi seviyor, sadece bir gün yazmak için bohçasına ne varsa doldurmuş bir yazman."
calvino da yazmıştı böyle bir kitap, "klasikleri neden okumalıyız" gibi bir başlığı olan. o kitap da klasikleri okumaktan soğutma işlevi gören bir belagat ile yazılmıştı.
belki para için kaleme alıyorlar bu bomboş çöp kitapları, kim bilir.