gautama buddha denilen saygıdeğer abimiz, insanların sadece savaşlarla ve büyük felaketler ile değil, aynı zamanda hoşnutsuzlukla da mücadele halinde olduğunu fark edip; tüm mal varlığını arkada bırakarak terk-i diyar etmiş ve tüm bu acılardan kurtulmanın yolunu aramış. adam bakmış ki zenginler bile mutsuz, bitmek bilmeyen hırsları ve ağzını açmış onları bekleyen ölüm denilen ejderhadan korkuları var.
yanlış anlamadıysam mevzuyu 'mutsuzluğunuzla barışık olun' ve 'carpe diem' e bağlamış. birtakım meditasyon teknikleri ile zihin bunu başarabiliyormuş da ölme eşeğim ölme.
bence anı yaşa mottosu ya da zırvası diyeyim, oldukça saçma. insanın -gerçekleşmeyeceğini bilerek de olsa- geleceği için güzel hayaller kurması kötü bir şey değildir. insanı insan yapan şeylerden biri de belki de budur. ya da geçmiş... geçmişte kalan güzel günleri yad etmek ve onları iple, hatta vinçle çekmek. bunda ne gibi bir sakınca vardır? anı zaten yaşıyoruz, geride neler bıraktığının cevabı üzerine düşünmek ve gelecekte seni nelerin beklediği muammasının üzerine sorular sormak, işte bunlar daha ilgi çekici olsa gerek.