devamı ders için yok yazmayacağım olabilen cümledir. herkes ister çıkmayı, kim istemez ki? bizim gizem var, o istemez, inek işte. lakin ne kadar istesen de çıkamazsın. ilk olarak aklından, 'lan yok yazmıyor, çıksam kurtulurum nefes alırım' düşüncesi geçer. sonra bu düşünceyi 'çıksam çok havam olur lan' düşüncesi destekler. fakat son düşünce kişiyi her zaman caydırır: 'ya bana takarsa, notu düşük verirse?'. bazen de yanınızda oturan kankanıza sorarsınız, ondan da güç almak için 'çıksak mı lan?' dersiniz, ama o da aynı düşünceleri sırasıyla aklından geçirmiştir zaten. sonuçta siz oturursunuz, hoca hiç mimik vermez ama egosunu tatmin etmiştir.
ama o gün farklıydı. bu sözü 14. ya da 15. duyuşumdu sanırım, kankamın kaçıncıydı bilemiyeceğim. ders edebiyat, 'çıkalım mı?' dedim, kankamın da bu gidişe bir dur diyesi gelmiş ki çıkalım dedi. hocaya döndüm 'ama yok yazmıcaksınız' diyerek durumu garantiledim kendimce. koridorda 'hohoho işte yaptık' duygusuyla karışık 'inşallah bi piçlik yapmaz hoca' duygusu içinde yürüdük. Bahçeye çıkıp basket oynayanlara katıldık. 'ne işiniz var?' diye soranlara gururla zaferimizi anlattık. yukardan bizim sınıfta cam kenarında oturanlara gülerek, oyunumuza devam ettik. on dakika geçmişti ki hoca pencereye çıkıp sınıfa çağırdı. neymiş efendim 'düşüp bi yerimizi kırcakmışız da sonra hocanın başına belaymış'. onu lafı söylemeden önce düşüncektin efendi! sonuçta sınıfa döndük. vektörel olarak baktığımızda yer değiştirmemiz sıfırdı, yani sınıftan çıkamamıştık aslında. üstüne bi de terlemiştik leş gibi, yorgunluğu saymıyorum bile. işte bu yüzden boşverin, çıkmayın. isteyen çıkamaz dostlarım.