Neye göre kime göre kaybetmek bunu da tartışmak gerekir. Bana göre kaybetmek çok göreceli bir kavramdır. Çünkü günlük hayatta kaybetmek olarak tanımladığımız bir çok olayın aslında nasıl avantaja dönüştüğünü ve bu avantajı farkedemeden nasıl elimizden uçtuğuna şahit olabiliriz veya şahit olmadan o avantaj uçup gider. Eğer birşey deniyorsanız ve kaybettiyseniz denemekten vazgeçmediğiniz sürece eninde sonunda kazanırsınız. Eğer yenildim diyerek kaybettiğinizi sanıyorsanız siz o cümleyi kurarken kaybetmişsinizdir, yenildiğiniz için değil. Birçok şeyi telafi edebilirsiniz. işleri yoluna koyabilirsiniz. Çünkü kazanmak ile kaybetmek arasında o kadar ince bir çizgi vardır ki sadece farkedebilenler kazanabilir. O çizgi küçük harflerle yazılmış azim, fedakarlık, sabır, inanç, çalışma ve sizin gizli sırrınızdır. Unutmayın kazanmak ya da kaybetmeyi olaylar değil siz belirlersiniz. Gerisi sadece bahanedir. Güzelce boyadığınız bahaneler.
Kaybettiğiniz sevdiğiniz birşey ise durun bir düşünün ve acaba gerçekten üzülmeye değer mi? Değer ise kendi öz benliğinizin bunu saygıyla karşılamasına izin verin. Bırakın kaybettiğinizin acısını yaşasın yüreğiniz. Yoksa nasıl olgunlaşırdık ki.
Unutmayın bazı gidenler geri gelmeyecek. Bazı limanlarda biz bekleyeceğiz bazı limanlarda biz bekleteceğiz. Ama şu gerçek ki hayat mutluluk tarlalarına akıttığımız göz yaşlarıyla sulanır. Bu da benden size ufak damlalar olsun. Her daim umutlu kalın.