yaptığı iş küçümsenemeyecek kadar büyük bir olaydır, destek çıkılması gereken insandır.
çok doğru, yediği önünde yemediği arkasında olan bir insandan çok farklı bir yaşam tarzı var bu adamın. belki bir bilgisayarı yok, belki uludağ sözlük hakkında bir fikri yok, belki tuttuğu takımın ne yaptığından bile haberi yok. bakıyorum, annelerimiz babalarımız zamanında çok kez, "ben senin yerinde olsaydıııım" ," bizim zamanımızda böyle olsaydıııı", gibi repliklerle neler yapabileceklerini ifade etmişlerdir. evet efendim belkide haklılar ama şurası bir gerçek, annemiz babamız ve o hakkarili çoban, 45 derecelik havada ekin biçmiş, ırgatlık yapmış, aç kalmış , koyun gütmüş, üşümüş... biz bunları görmedik bilmiyoruz. biz eti cicibebelerle büyüdük, en azından sobayla ısındık, o sobayı da biz yakmadık zaten, yediğimiz önümüzde yemediğimiz arkamızdaydı. ama sorun bizde mi? hayır ne o büyük bir başarı nede bizde büyük bir problem var. o tür olanaksız zamanlarda o eziyetleri çeken anne babalarımız evlatlarının o zorlukları çekmemesi için elinden geleni yapmıştır. biz yaşamadık, bilemeyiz... ama o adam o hayattan kurtulmak için sıcacık evlerde yaşamak için, çocuğunu eti cicibebelerle beslemek için bir fırsat görmüş, bu fırsatı bizim anne babalarımız gibi başarmış. bu arkadaşa zaten gerekli yardımı an itibari ile "ümit özat" üstlenmiş. daha kimler çıkacaktır. ama unutmamak lazım, her insan yaşadığı ortamla değerlendirilmelidir. tebrik ederim hacettepe tıpı kazanan hakkarili coban arkadaşım.