Sezen Aksu nun konserinde niye ağlar insanlar? Biz iyi şeyler olunca niye ağlarız? Kötü şeylere nasırlı kalbimiz, iyi şeylere sıra gelince niye bir manolyadır? Dokununca boynunu büküveren...
Balık tutan adamları görünce bir çocuk, "Amca, biz de balık kurtaralım mı?" derse, sizin buna kalbiniz burkulur biraz. Simidi tam yarısından bölemeyince büyük parçayı küçük kardeşine veren boyacı çocukları görünce boğazınıza bir yumru tıkanır. Bir çocuğun diz yarasını öperek geçirmeye çalışan bir başka çocuk görürseniz... Bir tuhaf olursunuz işte. Çok dipten derinden bir yerinizden buruluverirsiniz. Çünkü bütün bunların bozulacağını, çocukların büyüyüp balıkları kanatarak olta ucundan çıkaracağını, diğerinin simidi alıp kaçmayı, öbürünün yarayı öpmekten ziyade yaralamayı öğreneceğini, dünyanın onlara bunu öğreteceğini bildiğiniz için işte... O yüzden burulur insanın içi. iyi şeylerdir oysa bunlar, insanca şeylerdir, sadece insanca... Bu yüzden işte, tuhaf bir biçimde kalbe efkâr salıcı.
Sezen konseri haberleri
Daha ilk küçük haberi çıktığında... "Diyarbakırlı çocuklarla söyleyecek"... "Ermeni türküleri"... "Rumlar ve Yahudilerle sahneye çıkacak"... "Efes Antik Tiyatro da"... Midenin üzerinden gırtlağa doğru ayaklanan o ağlama hissi. Yine çok iyi şeyler olacak yani! Öyle çıt kırıldım değil, gövdenin içinden sarsılarak gelen ve başlasa böğürmeye dönüşecek, bir türlü durdurulamayacak bir ağlama hissi. O kadar ki, konserde olanların haberini okurken, Sezen Aksu nun Diyarbakır çocuk Korosu ile fotoğrafına bakarken bile... Çok fena işte!
Aynı karmaşık ağlamadır herhalde, Murat Çelikkan, Radikal de tam sayfaya yazmış:
"... artık çoğu insan ağlıyor. Kimse gözyaşlarını tutamıyor."
Niye ağlar insan? Oysa sevinilecek bir şey değil midir olup biten? Biz neden ağlıyoruz iyi şeylere? O ağlama nasıl bir ağlama aslında?
Ağla sevgili yurdum, çünkü...
Çünkü, sen tabakları sofraya koyarken yan yana dizilmiş ölülere baktın televizyonda, yıllarca. Zamanla alıştığını sandın konuşmamaya. Oysa insan konuşmadı mı içinde derin yaralar açılır. O yaraların kabuklarını artık hep hazırlıklı olduğun ölüm haberleri değil, yaşamaktan yana olan iyilikli şeyler kaldırır.
Çünkü, sen kalbini artık kötü şeylere göre ayarladın. Çok dövülmüş bir köpek senin kalbin, yeni bir dayak inletmez artık onu. Biri gelip okşadı mı boşaltıyorsun bütün biriktirdiğin ağlamalarını. Senin kalbin artık öyle olmuş ki, şaşırıyor, çocuklar ölmek yerine şarkılar söyledi mi!
Çünkü, sen alıştın bu ülkeden umut kesmeye. Yeniden umutlanmak mahvediyor seni, paramparça oluyorsun. Bütün dilleriyle ülken şarkıları söylediğinde yeniden başlamak istiyorsun. işte o zaman ne kadar yorulmuş olduğunu hatırlıyorsun. Bu yüzden işte, kalbin tekliyor, ağlıyorsun.
Çünkü, bir kadın çıkıyor. Sezen Aksu adlı bir kadın. insan gibi bir şey yapıyor. Sadece insan gibi davranıyor. insan gibi davranmak bile cesaret gerektiriyor senin ülkende, biliyorsun. Bu yüzden en derin bir yerinden buruluyorsun. Sen sevgili yurdum, bu yüzden o şarkılar çalınınca ağlıyorsun. Ağla sevgili yurdum! Çünkü, ne mutlu sana, Anadolulusun! Sen, bu kadar çok sesinle bu kadar çok susmuşsun!