6 yaşındayken anaokulunda "okulda yemek yenmez ki" diyerek yemek saatinde yemek yemiyordum.
5 yaşında, sokakta top oynarken susamıştım ve anneme balkondan su atmasını söylemiştim. O da şişeyle atmıştı. O gün o şişeyi benden 3-4 yaş büyük bir arkadaşım ve kız kardeşi ( o da 5 yaş büyük) aldılar ve bana geri vermediler. O günden sonra hep eşyalara bağlandım. Çöpe atmamaya falan başlamıştım. Ortaokulda kalem kutumu görmeliydiniz. Gerekli gereksiz her şey vardı. Liseye geçerken bundan kurtuldum. Kendi kendime bi karar verdim ve dwdim ki bunlar sadece birer eşya. Eşyalar sürekli el değiştirir dedim. Şu an bu sorunum çözüldü sanırım.
Annem, internet cafe için verdiği 40 kuruşun 25 kuruşunu harcamamı ve 15 kuruşunu geri getirmemi söylemişti. O zamanlar 25 kuruşa 30 dk oynanabiliyordu. Ben oynadım ve sürem doldu. Ama arkadaşlarım hala oynayabiliyorlardı. Onlar 1 saatlik açtırmışlardı. Ben de 15 kuruşuna da oynamak istedim. Ve onu da harcadım. Eve gittiğimde annem çok kızmıştı. O günden sonra sürekli para biriktirdim. Bi ara cimri olduğumu farkettim. Bu tutumluluk değildi artık. Bu huyumdan yeni yeni vazgeçtim.
13 yaşımda, kaptanı olduğum takımdan adana demirspora transfer edilmek istendim ve transfer oldum. O güne kadar hayatımda her şey iyi gidiyordu. Her şeyde baştaydım, birinciydim, ön plandaydım. Ama orada beni aralarına almadılar. Yeni gelenler takımda kendi yerlerini alıyor diye yeni gelenleri dışlıyorlardı. Pas atmıyorlardı. Aralarına almıyorlardı. Ve bi keresinde yapmadığım bir olayı gözlerime baka baka yapmışım gibi hocaya anlattılar. Hoca bana çok kızmıştı. Ağlamıştım. Bana iftira atıldığını bir türlü ispatlayamıyordum. Orda yaşadıklarımdan sonra özgüvenimi kaybettim. Artık her şeyde en başta giden değilim maalesef. (o dışlananlar arasında şu an insatgram fenomeni meriç izgi de vardı. Evet, onu da dışladılar. Dışlayanlardan biri de şu an adana demirsporda genç futbolcu. Hatta geçen maçta fenerbahçeye şut çekti, neredeyse gol atacaktı.)