Wittgenstein'in son dönem viyana çevresi mantıkçı pozitivist felsefecilerine katılımı sonucu dil felsefesine kazandırdığı yaklaşımıdır. Tanımlara karşı olduğundan ve felsefesinde her daim enteresan metaforlar kullanan filozof; dili bir topluluk tarafından oynanan, belli kurallara ve standartlara bağlı interaktif bir oyuna benzetir. Wittgenstein'e göre Şaka yapmak, ölçüm yapmak, soru sormak, rapor tutmak vs. Sayılamayacak kadar dil oyunu vardır. Hangi dil oyununu oynadığımız ve bu oyunun kuralları bağlama göre değişir.
Bir dili öğrenmek yalnızca bu kurallar dizgesini öğrenmek değildir; Ancak oyunu oynar hale geldiğimizde o dili öğrenmiş oluruz. Dolayısıyla dil oyunları durağan bir yapı içermezler, ancak oynandıklarında var olan dilsel etkinliklerdir. Bu oyunları oynayarak bir etkinliğin içinde yer almak, bir topluluğun parçası haline gelebilmek, bu dil oyunlarının kuralları ölçüsünde uzlaşmayı gerektirir ki; bu bir "yaşam formu" dur.