transferi büyük ihtimalle yalan olan futbolcu. bence makulu da budur. kim ne derse desin her sene la liga'da ilk 4'e oynayan bi takımı bırakıp kasımpaşa ile olimpiyat stadında top oynamak pek de mantıklı bi durum değildir. ben de fenerbahçeliyim ama ben olsam ben de gelmezdim. tıpkı xabi alonso gibi.
bu işin başka boyutu. takıldığım yer ise fenerbahçe yönetiminin transfer politikası. amacın real madrid vari bi olaya girmekse anlarım seni. al carlos'u, al güiza'yı, al aragones'i. ha yok ben avrupada geçen sene yaptığımı yapmak istiyorum diyosan o zaman başka şeyler yapıcaksın. ne bileyim basıp parayı podolski'yi alıcaksın, frederic kanoute'yi alıcaksın ki ben de anlıcam senin stratejini.
divan toplantısında dedi ki sayın yıldırım '' eğer ekonomik gücünüz varsa istediğiniz adamı alırsınız.'' e hani xabi? hani senna? önce bir parmak bal çalıp sonra yok öyle değil böyle demek daha kolay sanırım. amenna anlamaya çalışıyorum çakıl taşıyla olmuyo bu işler. para verip alınıyo. ikna etmek de kolay değil. ama bi formaya 85 yetale isteyen yönetimden, kıçıkırık bi mtk maçı için 66 yetale fiyat biçen yönetimden sokaktaki adam, sokaktaki fenerbahçeli transfer bekliyo. nasıl ki yok canıyla parasını verip formasını alıyo, yok canıyla parasını verip mtk maçını izliyo e bunun da bi karşılığı olmasını umuyo. sokaktaki adam hergün gloria jeans'te 10 yetaleye kahve içemiyo, sokaktaki adam bmw x5 i ile bağdatta kız avına çıkamıyo. o fenerbahçe'sinin başarısıyla seviniyo, fenerbahçe'si yenilince üzülüyo.
formayı taşıyanlar değil benim sevdiğim. zira biliyorum futbolcu adamın dini falan olmaz. kim verirse parayı gider onda oynar. o takımı yönetenler ise hiç değil benim sevdiğim. zira bilirim ki onlar da yarın bigün çekip gidicekler ve bana gene fenerbahçem kalıcak. benim sevdiğim çocukluğumdan beri sırtımdan çıkarmadığım çubuklu formamdır. benim sevdiğim mateja kezman gol kaçırdığında çaresizlikten sarınmak istercesine çekiştirdiği formamdır. benim sevdiğim üzerinde taptığım armam olan formamdır. benim sevdiğim formamdır.
şimdi isterseniz gidin steven gerard'ı alın. yanına da frank lampard'ı koyun. hiç ama hiç umrumda değil.