sevgili sözlük,
artık akşam oldu. gözlerimde yavaş yavaş ağrımaya başladı. ayrılma vakti geldi yine. ben hiç sevmem vedaları biliyor musun... hiç ayrılmasak derim hep biriyle vedalaşacağım zaman. çok sevmediğim biri de olsa ayrıldığım yine de veda beni üzer. veda teyze vardı bir de, didem'in annesi. o da çok üzmüştü beni, kızıyla konuşmama izin vermemişti lisedeyken. tabi çocuktuk daha o zamanlar üzüldük geçti ama keşke üzülmeseymişiz, bak içime oturmuş 15 yıllık mevzu. bunu ilk defa seninle paylaşıyorum sözlük. daha önce kimseye dememiştim bunu, kendime bile dediğimi hatırlamıyorum. halbuki kendimle konuşurum ben böyle konuları. en iyi sırdaşız biz kendimle. ben kendimin herşeyini bilirim, kendim de benim herşeyimi bilir. iyi anlaşırız biz ama sehpamla anlaşamıyoruz sözlük. geçen akşam onunla konuştum pek tepki vermedi, sanırım biraz anlayışsız. en kısa zamanda değiştirmeliyim sehpamı.italyan sehpalardan alsam diyorum sözlük, ne dersin... belki biraz daha anlayışlı çıkar. neticede reformu rönesansı çıkarmış millet italyanlar, saygı duyulası insanlar değil mi... ama yook... engizisyonuda onlar bulmuştu, anlayışlı olslar aptal aptal sebeplerden insan yakmazlardı di mi... cadı diye yakımışlar bir sürü insanı canlı canlı. saçma değil mi cadı olsalar yaktırmazlardı kendilerini , uçarlardı yanacakları zaman. ben uçmaktan korkuyorum sözlük biliyor musun... uçakla uçmaktan yani, yoksa kendim uçabilsem neden korkayım ki, uçabiliyorsam düşmem ki... o zaman uçaklar neden düşüyor? mantıksız bir iş bu sözlük, en iyisi uçmamak. o zamanda trafik belası var daha tehlikeli, habire ışıklar var zaten kırmızılı yeşilli, istediğin gibi gidemiyorsun trafikte. bu trafik filmi bir sürü ödül almamış mıydı sözlük, sen bilirsin. ben seyretmiştim ama şimdi unuttum, tekrar seyretmem için bana hatırlatır mısın bir ara. ama o kadar güzel değilse hatırlatma.
sevgili dostum sözlük artık ben gideyim, gözlerim gerçekten batıyor gibi sanki. göz nasıl batarki sahibine? bir doktora gitmeli miyim sence? gözlerim benim kötülüğümü istemez, tanıyorum onları ben ama yine de betıyorlar.. sence de bir şey mi söylemek istiyorlar bana? bişey söyleyeceklerse neden konuşmuyorlar ki? konuşabilir mi ki gözler... hani şairler der ya sen sus gözlerin konuşuyor gibi.. benimkiler neden konuşmuyor benle... sorun ne olabilir... konuşmak istemiyorlar mı, benle konuşmak istemiyorlar mı yoksa konuşamıyorlar mı? eğer gözler konuşamıyorsa şairler yalan mı söylüyor bize? zaten hep abartır onlar herşeyi, güvenmem ben şairlere. dürüst değiller gibi geliyorlar.. ama biz yine de dedikodularını yapmayalım. belki içlerinde dürüst olanlar da vardır, üzülmesinler. zaten hiç sevmem ben dedikoduyu, iyi bişey değil başkasının arkasından konuşmak. en iyisi omzuna dokunursun, kişi sana döner ondan sonra konuşursun onunla. böylece arkasından konuşup laflarını ziyan etmezsin.
çay yaptım sözlük, içermisin? güzel çay demlerim ben. tavşan kanı değil ama. kanlı çay çok iğrenç olur, ben sadece bildiğin çay kullanırım, çok güzel oluyor içmesi.
seninle konuşması çok zevkli sözlük, inan kalmak isterdim ama artık gitmeliyim, evden beklerler. daha sehpamla konuşmam lazım, yenisini alacağım için kırılacaktır bana ama yapmak zorundayım. televizyonumla da ilgilenemedim epeydir, onun da gönlünü yapmam lazım. artık yarın sabah görüşürüz. sana iyi geceler sevgili sözlük.