"önceki gün onunla kuru fasulye ve kapuska yemişti ansızın. ne ansızını mına koyim. 1 saat sürmüştü yemek.
eve gitmek üzere yola koyuldular. birşeyler hissediyordu. kötü birşey olacaktı. yürüdüler yürüdüler. saat
15:42:35.664 idi o sırada ve en yakın arkadaş duraksadı aniden. benden kötü sesler geliyor dedi ve der demez
etrafına bakınmaya başladı: wc, hela, ayak yolu, tualet, tuvalet, tovalet tabelalarını gözleri aradı.
yaklaşık 412 metre ötede bir umumhaneye gözü denk geldi...
"ben gidiyorum"
şaşırmıştı. nereye gidebilirdi ki.
"nereye gidiyorsun"
şok içerisindeydi.
"gitmem gerek, kendimi kötü hissediyorum"
halbuki bu zamana kadar ne zaman kendisini kötü hissetse hep açılırdı ona.
"neyin var"
bu soru olmamıştı...
"maça papazı var mına koyim barsaklarım bozuldu sıçmam gerek"
hiç böyle bir bahaneyle karşılaşmamıştı. inanmadı.
"inanmıyorum."
onu tersledi.
"sikicem ya mal mısın olum bozuk beşyüzbinin var mı"
hem yalan bir mazeret ile onu terkediyordu, üstüne parasını da cebellezin yapıyordu. bunu hiç unutmayacaktı..."