Saate bakmaksızın kapısını çalabileceği bir dostu olmalı insanın...
"Nereden çıktı bu vakitte" dememeli, gece yarısı yataktan fırladığında;
Gözünün dilini bilmeli,dinlemeli,
sormadan söylemeden anlamalı...
Arka bahçede varlığını sezdirmeden
mütemadiyen dikilen vefalı bir ağaç gibi
köklenmeli hayatında;
Sen her daim onun orada olduğunu hissetmelisin.
ihtiyaç duyduğunda gidip müşfik gövdesine yaslanabilmeli,kovuklarında saklanabilmelisin.
Kucaklamalı seni güvenli kollarıyla.
Dalları bitkin başına omuz,
yaprakları kanayan ruhuna merhem olmalı....
En mahrem sırlarını verebilmeli,
en derin yaralarını açıp gösterebilmelisin;
Gölgesinde serinlemelisin sorgusuz sualsiz.
Onca dalkavuk arasında bir tek o,
Sözünü eğip bükmeden söylemeli, yanlış anlaşılmayacağını bilmeli,
alkışlandığında değil sadece;
Asıl yuhalandığında yanında durup koluna girebilmeli...
Övmeli alem içinde,baş başayken sövmeli
övdüğünde de sövdüğünde de bunun iyilikten olduğunu bilmelisin:
Yıllarca aynı ip üzerinde çalışmış,
iki trapezci koluna girebilmeli...
Parkurun bütün zorluklarına rağmen
DOST"luğumuzu koruyabildik,
acıları birlikte göğüsledik ya;
Yenildik sayılmayız diyebilmeli...
Issızlığın yalnızlığın en koyulaştığı an da
küçük bir kağıda yazdığımız
kısa ama ümit var bir yazıyı
yüreğe benzer bir taşa bağlayıp
birbirimizin camından içeri atabilmeliyiz.