bir gün hiç beklemediğniz bir anda, hiç beklemediğiniz bir yerde karşınıza ''evet bu o kişi'' diyebiliceğiniz birisi çıkar. kendinizi masalda gibi hissedersiniz bir süre. çünkü inanırsınız o kadar acıdan, yenilgiden sonra bulmuşsunuzdur onu. hatta o da sizin için bunu düşünür uzun bir süre. ama günlerden sonra bir gün kötü bir büyücü gelir ve bozar o yapılan güzel sihri. işte ordadır geçmiş ve sizi rahat bırakmamıştır. canınız acır, hatta o kadar acır ki bir damla gözyaşı bile dökemezsiniz arkasından. sonra aradan zaman geçer siz o kişiyle dostuz ayağında tekrar konuşmaya, görüşmeye başlarsınız ama olmaz işte beceremezsiniz, yapamazsınız dost kalmayı. masalı güzel sonla bitirmenin, gökten üç değilde sonsuz elma düşürme ümdiyle tekrar başlarsınız. zaten hep bunu istemişsinizdir içten içe; pişman olup geri dönmesini. masallınızın ve zaferinizin sarhoşluğunu yaşarsınız bir süre.
ama bir süre sonra anlarsınız ki;birbiriniz için doğru insan değilsiniz. ikinizde o kadar acıdan, yanlızlıktan sonra birbirinizi mutlu edemiyeceğnize karar verirsiniz. ve tekrar biter ...
ikinci defa yenilmenin vermiş olduğu acı, hayal kırıklığı yerde yatan ölü bir bedene döndürür sizi... sonra güneş doğar, aylar geçer yavaş yavaş hayata dönersiniz. karşılaşırsınız, konuşursunuz ve o bir espiri yapar, ikinizde gülersiniz, bakarsınız birbirinize uzun upuzun bir süre...
hayata geri dönersiniz işinizin çıktığını bahane edip kalkarsınız aynı şeyleri yaşamanın korkusuyla ve tam bu sırada sizin yerinize bora uslusoy o muhteşem sesi ve müziğiyle:
bir tek dileğim var
sana yalvarsam bile
ayağına kapanıp ağlasam bile
asla geri dönme
çok istesen bile
aşkımdan tutuşup yansan bile. .. der .
gökten ne elma düşer ne de iki sevgili yağmurun altında öpüşerek perde kapanır. sadece bu şarkı çalar. tanrı susar, hayat susar sadece bu şarkı çalar. bu hikayede masal olamadan böylece biter .
asla geri dönmeeeeeeeeeee!!!!...