ekonomik iyilikten kastedilen şeyin niteliği önemli.
zira türkiyede işsizlik oranı 2002'de 12,9 iken 2013 yılında 18,7'ye yükselmiştir.
türkiyede ekonomi iyi ancak gerçekçi rakamlar ışığında iyi değil.
son 7 10 yıl içerisinde özellikle de üniversite kontenjanlarının artması kentler arası göç ile kırdan kente göçün arması yastık altında yıllarca tutulan birikimlerin inşaat sektörü gibi sektörlere yatırılarak ekonomide hareketliliğe neden olmasını sağlamıştır.
aslında ülke ekonomisine katkıda bulunsa dahi sürdürülebilirliği düşük bir potansiyele sahip bir gelişme olmuştur. ancak bununla beraber özellikle orta doğu bölgelerinde türk firmalarının yer alması dış ticaret hacmini ciddi ölçüde arttırsa da toplam ihracatın GSiH içerisinde yeri toplamda %20lerde bile değil. yani toplam ekonomik hareketliliğin, türkiyedeki her 100 milyonun 20 milyonu ticaret hacminde dönen para. ekonomimizin iyiye gitmesi için bu rakamların %40lara çıkması önem arzetmektedir.
ayrıca Türkiye’de üretim yapısı ithal mallara oldukça bağımlı olduğu için GSYiH büyümesi ile
ithalat büyümesi arasında yüksek bir korelasyon vardır. yani biz gelirimiz arttıkça üretim yerine mal alma eğilimindeyiz.
sanayi girişimlerinin artması ekonomik gelişimin önemli sac ayağıdır. son 10 15 yıl içerisinde bu anlamda birçok girişim olumlu sonuçlar verse de kosgeb, baka ve tarım desteklerinin har vurulup harman savrulması gerçek girişimcilerin ve risk sermayesinin gerektiği gibi kullanılmamasına neden olmaktadır.
daha birçok sebep sayılabilir tabi. uzun uzun yazılabilir. ancak özetle türkiyedeki ekonomik hareketliliğin nedeni yastık altlarının çıkması ve piyasada dolanmasıdır. yani ülke içi paramız artmadı. sadece iç piyasada dönen para arttı. bu durumun ile sürdürülebilir olmaması tehlike arzetmektedir.
hammadde ve üretilen ürünlerin iyi şekilde değerlendirilmesi girişimcilerin önünün açılması, zengin daha zengin fakiri daha fakir yapan politikalardan vazgeçilerek daha hakkaniyetli vergi politikaları ve hibe politikalarının geliştirilmesi gerekmektedir.