artık sokaklarda oynayan çocukları görememek

entry168 galeri
    41.
  1. esenler e '' gelin alma '' etkinliğine gidildiğinde , çocukların yerlerde yuvarlanışını oynayışını para ve şeker isteyişini gördüğümde, bambaşka şeylere üzülmüştüm ben.
    evet, gayet bağrış çağrış oynuyorlardı, ağızları yüzleri pis idi, '' ablaa abii para versene bee '' diye üstümüze saldırıyorlardı, o vakit anladım ki, sadece doğu da değil, istanbul da, burnumuzun dibinde de unutulmuş, itilmiş, kaderine terkedilmiş insanlar ve onların çocukları var. ve her çocuk neye benziyorsa, onlarda aynı şeye benziyorlar. masum gözleri belki biraz çakal bakışı benimsemeye çalışmış, ama aynı masum göz işte. çocuk gözü.
    narin bedenler, belki marka marka renk renk bezenmemişler, ama çocuk bedeni işte. onlar kalabalık sınıflarda okuyorlar, fakat dizilerde cici bici piyano dersi alan buz patenine giden akranlarını izleyerek büyüyorlar.
    belki sokakda oynayabiliyorlar, ancak bilgisayar karşısında oyun oynayan akranlarına öykünerek büyüyorlar, ve belki de içten içe bir kin büyüterek. işte acı olan bu. onların kendilerini unutulmuş, ezilmiş, itilmiş hissetmeleri. daha vahimi öyle olmaları. büyüdükleri şehir, dünyanın en güzel şehri belki, belki şairler mısralarında anlatacak güzellikte kelime bulamamışlar, ama onlar görmüyor bile. bilmiyorlar. bir bitki en güzel kendi toprağında kök salar ve özgür ve sağlıklı ve mutlu olur. başka topraklara sürüklenmek zorunda kalan bitkileri, sürükleyenler utansın. ve buna dur demeyenler. sandığa gitmeyenler. gittiğinde böyle durumları düşünmeyenler, şahsi menfaatlerinden başka bir şeyi düşünmeyenler.
    çocuklar oynayabilsin, şeker de yiyebilsinler. ama ailelerinin kimliklerine, mesleklerine bakılmaksızın.
    0 ...