bekaret

entry831 galeri video1
    777.
  1. hangi bekaret? beyinde ki mi yoksa vajinadaki mi?

    sanırım ikincisinden söz ediyorsunuz. izin verin ben de biraz söz edeyim...

    ne yazık ki ülkemizde bekaret kavramı namus kavramı ile ilişkilendiriliyor insanlar tarafından. ve namus denildiğinde yine aynı insanlar tarafından ilk ve tek akla gelen şey kadındır. namus kadına özgü bir kavrammış gibi algılanır. ama tabi aslında durum böyle değildir. yani namus kavramı hem kadına hem erkeğe ait bir kavramdır. durum böyle olunca namusun bekaret ile ilişkilendirilmesi anlamsız. namussuz bir insan kadın da olabilir erkek te olabilir.

    tdk'ya göre namussuz kişi ahlak kurallarına uygun davranmayan, ahlak kurallarını çiğneyen kişi demek. peki bir kadının cinsellik yaşaması ahlaksızlık mıdır? eğer evli değilse, nişanlı, sözlü değilse, birine sevgililik bağı ile bağlı değilse bu ahlaksızlık değildir. ahlaksızlık evli olan veya diğer durumlarda ki kadınların bunu yapmasıdır. tıplı evli olan ve/veya diğer durumlarda olan erkeklerin de başka biriyle cinsellik yaşamasının ahlaksızlık olduğu gibi.

    namus kavramında sadece kadınlar üzerinden gidemeyiz. örneğin bedenini para için satan bir kadın ne kadar namussuzsa, bedenini para için satan bir erkekte bir o kadar namussuzdur. bir erkek bir kadınla cinsellik yaşadığında nasıl namussuz olmuyor ise, bir kadın da bir erkekle cinsellik yaşadığında aynı şekilde namussuz olmaz. yukarıda belirttiğim eşine, nişanlısına, sevgilisine bağlılık durumları hariç. eğer böyle bir durum varsa her iki tarafta namussuz olarak nitelendirilebilir. çünkü toplumsal ahlak kurallarını çiğnemiş olurlar.

    ancak yazık ki ülkemizde bir erkek bir kadınla cinsellik yaşadığı zaman çapkın olarak nitelendirilirken, bir kadın bir erkekle cinsellik yaşadığında orospu olarak nitelendirilir. hal böyle olunca da namus kavramı denildiğinde akla kadınların gelmesi gayet normaldir. ancak akıl, mantık ve vicdan ile düşünülüp aynı zamanda empati yapıldığı durumlarda bir erkek nasıl cinsellik ihtiyacını giderebiliyorsa bir kadın da bunu özgürce yapabilmelidir.

    örneğin inandığınız dine göre evlilik dışı cinsel ilişki size ahlaksızlık olarak gelebilir. buna saygım sonsuz. böyle bir durumda siz erkek ya da kadın her ne iseniz evlilik dışı ilişkiden kaçınırsınız. doğal olarak ta evleneceğiniz insanın da sizin gibi kaçınmış olmasını yani bakir/bakire olmasını istersiniz. ancak siz bir erkek olarak her önünüze gelenle cinsellik yaşama hakkını kendinizde görüyorsanız, evleneceğiniz kadının bakire olma hakkını kendinizde göremezsiniz. çünkü kadınlar sizin köleleriniz değil onlar da en az sizin kadar özgür bireylerdir.

    ayrıca bir başka konuya daha değişecek olursak cinselliğin bir ihtiyaç kategorisine girdiği aşikardır insanlar için. yaratılışımız gereği bu böyledir. yemek yemek, su içmek, uyumak nasıl bir ihtiyaç ise cinsellikte aynı şekilde insanların bir ihtiyacıdır. bunu ben değil tıp bilimi söylüyor. bu ihtiyacı gidermenin iki yolu vardır. masturbasyon veya cinsel ilişki. bu iki seçenekten birini seçmek insanın kendi hür iradesinde bırakılmalıdır.

    zaten cinsellik her önüne gelenle yaşayabileceğin bir durum değildir. bir çekim olmalıdır arada. zaten seksi güzel kılan da budur. çekim, uyum ve duygusal birliktelik. yani seks bir insana karşı bir duygu yoğunluğu hissettiğinde paylaşılacak bir enerjidir. o an hissedersin ve yaparsın. hissettiğin sürecede aynı kişiyle yapmaya devam edersin. sonrasını bilemeyiz. sonrasında o yol sizi evliliğe yada ayrılığa götürebilir. artık birbirinize bir şey hissetmediğinizde o zaman zaten ne cinsel istek kalır aranızda ne de aşk, sevgi kalır. bunun sonucunun evliliğe gitmesi elzem değildir. sırf cinsel ilişkiye girdikleri için evlenmek zorunda olmak, mutsuz bir hayat sürmek zaten saçmadır.

    bekaret korkusu yüzünden kızlık zarlarını diktiren cahil ve üçkağıtçı kadınların olması erkeklerin suçudur. onlar buna önem vermese kadınlar kimseyi kandırma yoluna gitmezlerdi. ortada bir ahlaksızlık var ise bu suç iki tarafında suçudur. ve daha ilk günden böyle büyük bir yalanı söyleyen kadın ile evlendiğinizden haberiniz olmadığı halde, o yalanı söyleyen kadının size daha ne yalanlar söyleyeceğini, hayatınızda ne gibi büyük mutsuzluklar olacağından da haberiniz yoktur. zamanla yaşayarak öğrenirsiniz acı gerçekleri.

    bekarete bu kadar at gözlüğü ile bakılmamalıdır. çünkü çok daha önemli olan başka ilkeler, başka değerler vardır insan hayatında. evleneceğiniz kızın bakire olması sizin evliliğinizin iyi bir sonuç vereceği anlamına asla gelmez. kaliteli bir evlilikte bekaret son sıralarda bile yer almaz. daha önemli ilkeler ve değerler vardır kaliteli bir evlilik için. bunlardan bazıları sevgi, saygı, hoşgörü, anlayış, güven vesaire... bütün bu ilkeler bir kadında mevcut değilse o kadın bakire olsa bile size hayatı zindan edecektir. kısacası önemli olan bir kadının bekareti değil o kadının karakteridir. evlendikten sonra bakire olup olmadığı yerine size ne tür davranışlar sergilediğine, sizi mutlu edip etmediğine, sizi sevip sevmediğine, güvenilir olup olmadığına bakılmalıdır. zira küçücük bir zarın hiçbir önemi yoktur.

    allahın kızlık zarını koyma amacı toplumun sandığı gibi bir kadının bakire olup olmadığını belirleme pusulası değil, insanlık neslinin devamı açısından en hayati organ olan vajinayı çeşitli enfeksiyonlardan ve zararlı bakterilerden korumaktır.

    eğer sandığınız gibi olsaydı tek tip zar koyardı allah kadınlara. bunu yapabilecek güçteyken neden her bedene o bedenin fizyolojisine göre farklı bir zar tipi koydu?

    istese tek tip koyardı ve hepsi kadınların ilk ilişkilerinde yırtılırdı. ancak her 4 kızdan 1 tanesinde bu zar esnektir ve ilişki sırasında yırtılmaz. doğum yapana kadar esnek kalır. ayrıca esnek olmayanların bile ilk ilişkide yırtılmadığı 2. veya 3. ilişkide yırtıldığı olabilir. yani bazı kadınlar ilişkiye girse de o zar yırtılmaz. buradan çıkarılacak mantık çok basittir. o zarın amacı bekareti tespit etmek değil...

    son olarak buraya kadar yazdığım yazıda kesinlikle kadınlar istedikleri kadar insanla istedikleri kadar cinsel ilişkiye girmelilerdir şeklinde bir sonuç çıkarmıyorum. isteyen istediğini yapar ve bunu sorgulamak, yargılamak bize düşmez diyorum ve aynı zamanda yapmaya çalıştığım şey eşitliğe vurgu yapmak ve saygıyı elden bırakmamaktı. yani bir erkek bir şeyi yaptığında bu normal karşılanıyorsa aynı şekilde kadının yapması da normal karşılanmalıdır. bir erkeğin yaptığı ayıp karşılanıyorsa o zaman kadınınki de ayıp karşılanmalıdır. ve insanların hür iradelerine, kişisel hak ve özgürlüklerine her zaman saygılı olmalıyız. herkesin ilkeleri farklıdır. kimisi cinsellik yaşar, kimisi yaşamaz. kimse sizi zorlamadığı, sizin hayatınıza müdahale etmediği sürece kimin kimle ne yaşadığı sizi alakadar etmemeli, insanlara saygı göstermelisiniz.

    eşitlik çok güzel bir kavram. adaleti, saygıyı, sevgiyi, empatiyi, hoşgörüyü ve daha bir çok şeyi içinde barındırıyor. gelin siz de eşit olun. eğer siz bakir bir erkekseniz o zaman karşısınızdaki kişinin bakire olması hakkını kendinizde görün. yok bakir değilseniz o zaman karşınızdaki kişiyi sırf sizinle aynı eylemi yaptığı için suçlamayın. çünkü size eğer bu bir suç ise aynı suçu siz de işlediniz...

    hala bekareti bu kadar önemsiyor musunuz? o zaman kendinize bakire bir kız bulun. bakire olmayan kızlardan uzak durabilirsiniz. kimse sizi bakire olmayan bir kızla zorla evlendirmiyor. yeter ki saygısızlık yapmayın ve yargılamayın. bırakın o kızlar bekareti önemsemeyen erkeklerle evlensin. siz de bakire kızlarla evlenin. herkes mutlu olsun. kimse kimseyi yargılamasın, kimse kimseyi üzmesin, kırmasın...

    adalet, eşitlik ve saygı insanlığın ilerlemesindeki en önemli anahtardır. bunu uzun zaman önce keşfeden toplumlar insanlık konusunda çok büyük mesafeler kat etmişken, bunları umursamayan toplumlar ise ne yazık ki hala yerlerinde saymakta...
    18 ...
bu entry yorumlara kapalı.
© 2025 uludağ sözlük