günün şiiri

entry3071 galeri video20 ses2
    1978.
  1. Soğuk ve şehirlerarası otobüslerde vazgeçtim çocuk olmaktan 
    Ve beslenme çantamda otlu peynir kokusuydu babam... 
    Ben seninle bir gün Veyselkarani'de haşlama yeme ihtimalini sevdim. 
    ilkokulun silgi kokan, tebeşir lekeli yıllarında 
    Ankara'da karbonmonoksit sonbaharlar yaşanırdı o zaman
    özlemeye başladım herkesi... 
    Ve bu hasret öyle uzun sürdü ki, adam gibi hasretleri özlemeye başladım sonra.. 
    Bizim Kemalettin Tuğcu'larımız vardı... 
    Bir de camların buğusuna yazı yazma imkanı... 
    Yumurta kokan arkadaşlarla paylaşılan kahverengi sıralarda, 
    solculuk oynamaya başladık.. 
    Ben doktor oluyordum sen hemşire, geri kalanlar kontrgerilla... 
    Kırmızı boyalarla umut ikliminde harfler yazılıyordu pütürlü duvarlara ve 
    Türk Dil Kurumu'na inat bir Türkçeyle... 
    Ağbilerimizden öğrendik, S harfinden orak çekiç figürleri türetmeyi.. 
    Ankara'ya usul usul karbonmonoksit yağıyordu. 
    Ve kapalı mekanlarda sevişmeyi öneriyordu haber bültenleri. 
    Oysa Ankara'da hiç sevişmedim ben. 
    Disiplin kurulunda tartışılan aşkım olmadı benim.. 
    Sınıfça gidilen pikniklerde kıçımıza batan platonik dikenleri saymazsak..
    Ankara'ya usul usul kurşun yağıyordu.. 
    Ve belli bir saatten sonra sokağa çıkmamayı öneriyordu haber bültenleri. 
    Oysa hiç kurşun yaram olmadı benim 
    Ve hiç bir mahkeme tutanağında geçmedi adım 
    Çatışmaların ortasında sevimli bir çocuk yüzüydüm sadece 
    Sana şiirler biriktiriyordum fen bilgisi defterimde, ama sen yoktun 
    Ben, senin beni sevebilme ihtimalini seviyordum, suni teneffüs saatlerinde 
    Okul servisi seni hep zamansız, amansızca bir lojman griliğine götürüyordu 
    Ben, senin benimle Tunalı Hilmi Caddesi'ne gelebilme ihtimalini seviyordum.

    Ben, senin beni sevebilme ihtimalini seviyordum.

    Yaz sıcağı toprağa çekiyor da tenimin çatlamaya hazır gevrekliğini 
    Sonra otobüs oluyordum, kırık yarık yolların çare bilmez sürgünü 
    Ne yana baksam dağ ve deniz sanıyordum 
    Muş ovasının yalancı maviliğini 
    Otobüs oluyordum bir süre 
    Yanımızdan geçen kara trenlerle yarışıyordum, yanağım otobüs camının garantisinde 
    Otobüs oluyordum 
    Bir ülkeden bir iç ülkeye 
    Çocukluğuma yaklaştıkça büyüyordum. 
    Zap suyunun sesini başına koyuyordum şarkılarımın listesinin 
    Korkuyordum 
    Sonra iniyordum otobüsten 
    Çarşıdan bizim eve giden, ömrümün en uzun, 
    ömrümün en kısa, ömrümün en çocuk, 
    ömrümün en ihtiyar yolunu koşuyordum. 
    Çünkü sonunda annem oluyordum, babam kokuyordum sonunda.. 
    Soğuk ve şehirlerarası otobüslerde vazgeçtim çocuk olmaktan 
    Ve beslenme çantamda otlu peynir kokusuydu babam 
    Ben seninle bir gün Van'daki bir kahvaltı salonunda 
    Ben seninle sadece bilmek zorunda kalanların bildiği
    bir yol üstü lokantasında 
    Ben seninle, Ağrı dağına mistik ve demli bir çay kıvamında bakan 
    Doğubeyazıt'ın herhangi bir toprak damında 
    Ben seninle herhangi bir insan elinin 
    terli coğrafyasında olma ihtimalini sevdim

    Ben senin, beni sevebilme ihtimalini sevdim!
    2 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük