Allah, araştırmadan, sorgulamadan ve akıl yürütmeden insanların kararlar almasını, bir hükme varmasını doğru bulmamıştır. Bu amaçla açıkça, “Emin olmadığın konuda konuşma, emin olmadığın konuda bir tavır ve tutma içine girme, emin olmadığı bir konuya inanma” diyerek sorgulama alanının ne denli geniş olduğunu bildirmiştir:
“Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin ardına düşme. Çünkü dinleme yetisi (kulak), görme yetisi (basiret) ve algı yetisi (gönül), bunların hepsi ondan sorumludur.” (17isra/36)
Bu ilahi bildirim, sorgulamayanın sorgulanacağı mesajını vermektedir. Neden iyi dinlemeden, iyi gözlem yapmadan ve elindeki verileri doğru işlemeden kararlar aldın diye sorumlu tutulacağı ifade edilmektedir.
Delillere dayalı tartışmak değil, araştırma, sorgulama ve akıl yürütmenin sonucunda kesin bilgiye sahip olmadan, emin olmadan tartışmak kınanmıştır:
“işte siz böyle kimselersiniz! Diyelim ki hakkında kesin bilgi sahibi olduğunuz konuda tartıştınız; fakat kesin bilgi sahibi olmadığınız konuda niçin tartışıyorsunuz! Oysa Allah, (bunun önemini) biliyor, siz ise bilmiyorsunuz.” (3Al-i imran/66)
b) iddia sahipleri; kanıta, bilgiye ve belgeye dayanılmalıdır
iddia sahiplerinin kanıta, bilgiye ve belgeye dayanmaları gerekli ve değerli görülmüştür. Hukuki bir ilke olarak da bilindiği gibi bir şeyi iddia ediliyorsa delil getirilmesi istenmiştir:
De ki: “işte bu benim yolumdur. Ben ve beni izleyenler, Allah’a bilinçlice (basiret üzere, mantık ilkelerine uygun biçimde) çağırırız. Allah’ın şanı yücedir. Ben, Allah’a ortak koşanlardan değilim.” (12Yusuf/108)
“Yahudi ve Hıristiyanlardan başkası Cennet’e girmeyecek” dediler. Bu, onların kuruntuları! De ki: “Eğer doğru söyleyenler iseniz (iddianızı ispat edecek) delilinizi (burhan) getirin.” (2Bakara/111)
De ki: “Bakın, ben Rabbimden gelen açık bir kanıta (beyyine) dayanmaktayım; ve (bu şekilde) siz Onu yalanlamış oluyorsunuz!..” (6En’am/57)
“Hayatı sona erecek kişi de, yaşayacak olan da bir delile (beyyine) dayalı olarak yaşasın…” (8Enfal/42)
“Yoksa O’ndan başka birtakım tanrılar mı edindiler? De ki: Haydi delillerinizi (burhan) getirin! işte benimle beraber olanların mesajı (zikri) ve benden öncekilerin mesajı. Hayır, onların çoğu hakkı bilmiyor; bu yüzden yüz çeviriyorlar.” (21Enbiya/24)
c) Sorguya çekilmeyen yalnızca Allah’tır
Kutsal (kusursuz, yanılmaz ve unutmaz) olan yalnızca Allah sorguya çekilmez. Allah’tan başka herkes sorguya çekilebilir:
“Allah, yaptığından sorumlu tutulmaz; onlar ise sorguya çekileceklerdir.” (21Enbiya/23)
d) Peygamberler de sorguya çekilecekler
Peygamberler de, görevlerini doğru ve tam yapıp yapmadıklarıyla ilgili sorguya çekileceklerdir:
“Elbette kendilerine elçi gönderilen kimseleri de, gönderilen elçileri de mutlaka sorguya çekeceğiz!”(7A’raf/6)
e) Durumu anlamak ve iyice emin olmak için Allah’a soru sorulabilir
Anlamak ve öğrenmek için Allah’a bile soru sorulmuştur. Meleklerin tutumu, konu hakkında yeterince bilgi sahibi olmadıklarının bildirimi dışında kınama konusu olmamıştır.
Rabbin meleklere: Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım, dedi. Onlar: “Bizler, yücelterek sana kusursuzluk atfederken, yeryüzünde fesat çıkaracak, orada kan dökecek birini mi yetkili kılıyorsun?” dediler. Allah da onlara: “Ben sizin bilemiyeceğinizi bilirim” dedi. (2Bakara/30)
“ibrahim’den korku gidip kendisine müjde gelince, Lût kavmi hakkında bizimle tartışmaya (cidal) başladı. Çünkü ibrahim; duyarlı, duygulu, (Allah’a) gönül veren biri idi.” (11Hud/74-75)
“(Musa:)…içimizden birtakım beyinsizlerin işlediği (günah) yüzünden hepimizi helâk edecek misin? Bu iş, senin sınamandan başka bir şey değildir…” (7A’raf/155)
Bazı kişiler iman ettikten sonra akıl yürütmenin ve sorgulamanın bittiğini düşünmekte ve bunu ifade etmektedirler. Oysa bu konuda ibrahim peygamberin tutumuyla iman ettikten sonra hala sorgulamanın devam edebileceğini göstermektedir. Nitekim kişi, ibrahim gibi daha güçlü kanıtları görüp iyice emin olmak isteyebilir:
ibrahim Rabbine: “Ey Rabbim! Bana, ölüleri nasıl dirilttiğini göster” demişti. Rabbi ona: “Yoksa inanmadın mı?” dedi. ibrahim: “Hayır! inandım, ancak iyice emin (kalbin mutmain) olmak için” dedi. (2Bakara/260)
Nitekim Rablerinin diğer delillerini ve işaretlerini görmek kişinin inancını güçlendirmektedir. (Bkz. 8Enfal/2; 9Tövbe/124; 48Fetih/4; 74Müddessir/31)
Nuh Rabbine dua edip dedi ki: “Ey Rabbim! Şüphesiz oğlum da ailemdendir. Senin vaadin ise elbette haktır. Sen hakimler hakimisin.” Allah buyurdu ki: Ey Nuh! O asla senin ailenden değildir. Çünkü onun yaptığı kötü bir iştir. O halde hakkında bilgin olmayan bir şeyi benden isteme! Ben sana cahillerden olmamanı tavsiye ederim. Nuh dedi ki: Ey Rabbim! Ben senden hakkında bilgim olmayan şeyi istemekten sana sığınırım. Eğer beni bağışlamaz ve esirgemezsen, ben ziyana uğrayanlardan olurum! (11Hud/45-47)
Zekeriyya: Rabbim! dedi, bana ihtiyarlık gelip çattığına, üstelik karım da kısır olduğuna göre benim nasıl oğlum olabilir? Allah şöyle buyurdu: işte böyledir; Allah dilediğini yapar. (3Al-i imran/40)
Zekeriyya: Rabbim! dedi, karım kısır olduğu, ben de ihtiyarlığın son sınırına vardığım halde, benim nasıl oğlum olabilir? (19Meryem/8)
Meryem: Rabbim! dedi, bana bir erkek eli değmediği halde nasıl çocuğum olur? Allah şöyle buyurdu: işte böyledir, Allah dilediğini yaratır. Bir işe hükmedince ona sadece “Ol!” der; o da oluverir. (3Al-i imran/47)
Meryem: Bana bir insan eli değmediği, iffetsiz de olmadığım halde benim nasıl çocuğum olabilir? dedi. (19Meryem/20)
Dualar, durumdan memnun olmadığımızı ve Allah’tan değiştirme talebimizi ortaya koymaktadır.
f) Peygamberlere soru sorulabilir, onlardan kanıt istenebilir ve vahiy olmayan konularda farklı görüşler ortaya konabilir
inananlar, vahiy olmayan konularda peygamberlerle konuşmuş, onlara soru sormuş ve itirazlarını dile getirmişlerdir:
“Kocası hakkında seninle tartışan (mücadele) ve Allah’a şikâyette bulunan kadının sözünü Allah duymuştur. Allah, sizin konuşmanızı duymaktadır. Allah hep duyandır, hep görendir.” (58Mücadile/1)
Musa, halkına: “Allah bir sığır kesmenizi emrediyor” demişti de: “Bizimle alay mı ediyorsun?” demişlerdi. O da: “Cahillerden olmaktan Allah’a sığınırım” demişti. “Bizim adımıza Rabbine yalvar da bize onun niteliklerini açıklasın” dediler. Musa: Allah diyor ki: “O, ne yaşlı ne de körpe; ikisi arasında bir inek.” “Size emredileni hemen yapın” dedi. Bu defa: “Bizim için Rabbine yalvar da bize onun rengini açıklasın, dediler. “O diyor ki: Sarı renkli, parlak tüylü, bakanların içini açan bir inektir” dedi. “(Ey Musa!) Bizim için, Rabbine yalvar da onun nasıl bir sığır olduğunu bize açıklasın. inşaallah doğruyu buluruz” dediler. (Musa) dedi ki: Allah şöyle buyuruyor: “O, henüz boyunduruk altına alınmayan, yer sürmeyen, ekin sulamayan, serbest dolaşan (salma), renginde hiç alacası bulunmayan bir inektir. “işte şimdi gerçeği anlattın” dediler ve bunun üzerine (onu bulup) kestiler, ama az kalsın kesmeyeceklerdi. (2Bakara/67-71)
Sana şu konuda sorular soruyorlar ayetleri yine benzer gerçeği ortaya koymaktadır. (Bkz. 2/189,215,217,219,220,222; 5/4; 7/187; 8/1; 17/85; 18/83; 20/105; 79/42)
g) Peygamberler de birbirlerini sorgulamışlardır
(Musa:) “Ey Harun! dedi, sana ne engel oldu da, bunların saptıklarını gördüğün vakit peşimden gelmedin? Emrime isyan mı ettin?” (Harun:) “Ey anamın oğlu! dedi. Saçımı sakalımı yolma! Ben, senin: “israiloğullarının arasına ayrılık düşürdün; sözümü tutmadın!” demenden korktum.” (20Taha/92-94)