Bugün insanlar sorgulamak deyince genelde reddetmek, hafife almak, küçümsemek ve alay etmek diye anlıyor. Oysa sorgulamak bir hakikat arayışıdır. Mantıksal olarak gerekçelendirilen anlamı ve amaçlı hiçbir şey dogma değildir.
Sorgulamak, insanların, bilim insanlarının bütün imkânlarıyla kafa yordukları zaman cevabını bulabilecekleri alanda gerçeği (hakikati) keşfetmek veya bundan iyice emin olmak için araştırma yapmalarıdır. Bugün cevabını bilemesek de 5.000 veya 10.000 sene sonra bile, cevap bulma olasılığı olan anlamlı ve amaçlı soruları sormak sorgulamaktır. Milyarlarca yıl geçse bile cevabı hiçbir zaman bilinemeyecek anlamsız ve amaçsız, saçmasapan sorular, sorgulama değil, safsatadır. Sorgulama, dogma, safsata gibi kavramlarla Felsefe uğraşır. Ortaöğretim’de Felsefe öğretmenleri dışında yan branşı Felsefe olan öğretmenler yalnızca ilahiyat Fakültesi mezunlarıdır. Ne hikmetse bu kavramlar, Felsefe ve ilahiyatçıların uzman olduğu alan iken, birileri onlara bu alanda ders vermeye kalkar!
ilahi bir buyruğun ‘mutlak doğru’ olduğuna inanan insanların önemli bir kısmı, aynı zamanda o buyruğun anlamını, önemini, değerini de bilmektedir; yani onlar körü körüne bir şeylere “Evet” veya “Hayır” demediler. Sözgelimi, yeni Müslüman olan biri, Müslüman olmadan önce cana kıymanın, hırsızlığın ve kula kulluk etmenin kötü bir şey olduğunu bilmektedir; bunu yaşanan binlerce gözlemden sonra öğrenmiştir. Müslüman olduktan sonra da, o artık onun mutlak doğru olduğuna inanır. işte bu inanç, dogma değildir. Çünkü dogma, üzerinde düşünülmeden ve yeterince sınanmadan bir şeyi “mutlak doğru” olarak görmektir. Örneğin, ineğin kutsal veya isa’nın “tanrı” olarak görülmesi gibi. Bunlardan biri, sıradan kendisi gibi milyonlarca hayvandan bir hayvandır. Diğeri milyonlarca insan gibi doğmuş, yaşamış, yemek yemiş, biyolojik ihtiyaçları olan bir insandır; o insan gibi iyi ve örnek insanlar gelmiş ve onlar “elçiler” olarak anılmışlardır. Ne inek kutsaldır (ilahi güce sahiptir), ne de isa tanrıdır!
Allah’ın insanı sorumlu tuttuğu değerlerin (hak, hukuk, adalet, eşitlik, ahlak, sorumluluk; haksızlığın, zulmün ve ayrımcılığın önüne geçmek, ekonomik refah, gelir dağılımı, insanın sosyo-psikolojik sorunlarını çözmek, insanların acılar yaşadığı sorunları çözmek, insanların barış içinde, güvende ve dostça yaşayacakları ortamı kurmak, doğayı tanımak, doğayı bayındır hale getirmek, insan hayatını kolaylaştırıcı teknoloji üretmek) neler olduğunu net biçimde bilmek ve bu bilginin doğruluğundan emin olmak için araştırma yapmak, sorgulamaktır ve övgüye değer bir çalışmadır.