the human centipede 2

entry14 galeri
    9.
  1. vizeler bittikten sonra boş boş otururken nereden geldiyse bu film aklıma geldi bir izleyeyim dedim. forest gump ta ki "önce sokağa kadar koştum sonra koşmuşken mahalleyi koştum sonra şehri koştum " diye giden replikte ki gibi bende önce 1'i izledim. ulan acaba buradan nereye gidecek diye 2'yi izledim. zaten ikisini izledim bari sonuncuyu da izleyeyim diyerek seriyi bitirerek baya büyük bir işsizliğe imza attım. peki ben bunu neden ilk filmin başlığına değilde ikinci filme yazdım diye sorarsanız, bu film aralarında hem teknik bakımdan hem de işleyiş bakımdan diğerlerinden daha çok beğendim nedenlerini ve birkaç trick de anlatacağım.

    dikkat:bu yazı 3 filmle alakalı bir spoiler yazısıdır okurken ona göre dikkat edin. gerçi zaten mal meydanda "spoiler ne arar la bu filmde" derseniz de haklısınız maksat adet yerini bulsun.

    --spoiler--
    1.film
    2 tane amerikalı kızımı almanya'ya tatile gelirler. geceleyin yolda yollarını kaybederler ve üstüne lastikleri patlar. gecenin bir yarısı yardım aramak için dolaşırlarken bir eve rastlayıp yardım isterler. o evde yaşayan abimiz de ünlü bir kafası kırık cerrahtır. kendi 3 köpeğini art arda bağlamıştır fakat tabi köpekler böyle yaşayamazlar ölürler. o da kendisine bu sefer insanlardan böyle bir olayı yapmak için denek arar. kızların gelmesi ile bir nevi gökte ararken yerde bulmuştur denekleri.

    - bu üç filmde de özellikle karakterler tam bir klişe. insanlık dışı iş yapan nazi doktor tipi, "haydi kop kop" kafasındaki amerikan kızları tipi, japon abi de klişe bir japon tasviri (bir yerde "japonlar çok kuvvetlidir bir çıkarsam" minvalinde birşeyler sölemesi, kızın gerçek anlamda ağzına sıçarken ondan özür dilemesi ve en sonunda harakiri yapması )

    - ironik bir olay ise doktorun elinden kaçan kıza kızarak onu ortaya koydurması. çünkü ortadaki daha çok operasyon geçireceği için daha fazla acı çekecektir. fakat filmin sonunda ise herkesin ölüp sadece ortadaki kızın yaşaması.

    - filmde ki tüm karakterlerin stabil durumda olması, kişiliklerinin dışında bir hareket yapmaması. manyak doktorun düşünüp "ulan ben napıyorum" kafasında olmayıp son sürat manyaklıkları,kızların "ölümüne kankayız" modunda olması. hatta bü yüzden belki kaçıp yardım çağırabilecekken gidip arkadaşını kurtarmaya çalışması. japon abinin son sahnede hayatını anlatırken ailesine hiç bakmayıp hayatı hep kendi kafasına göre yaşaması ve götüne iki insan bağlıyken gene onları düşünmeden kendini öldürmesi.

    2.film
    ilk filmi izleyen sıkıntılı bir abinin gaza gelip bu bağlama işlemini 12 kişiyle yapmasını konu alıyor.

    - film ilk filmin bitişi ile başlıyor. yani yaşananların hepsini bir kurgu olduğunu söylüyor. normalde bu tarz filmlerde genel de başlarken "based on a true story" yazarlar yalan olsa bile hava katsın diye. ama yönetmen bunun kurgu olduğunu bize girişte "bu bir hayal ürünüdür" diye yazarak anlatma yerine böyle bir şekilde dolaylı göstermesi hoş olmuş.

    - ilk olayları film olarak gösterip bunu izleyen kişinin bunun yapmaya çalışması konusu da bence fena olmamış.

    - siyah beyaz oluşu kesinlikle çok iyi olmuş. evet belki işkence sahneleri renkli olsaydı etkisi daha fazla olabilirdi fakat baş roldeki ufak abinin yaşadığı o apokaliptik yaşamını ve gerilimi çok iyi vermiş.

    - başrol deki abinin tüm film boyunca çıkardığı sesler harici tek bir kelimesi yok filmde. ama buna rağmen çok iyi vermiş psikopat karakterini abi.

    - şiddeti biraz daha arttırmışlar ilk filme göre ama siyah beyaz olması onu biraz dengelemiş.

    - gene klişe karakterler. fakat yönetmen bu klişe tipleri bilerek bir durumu anlatmak için koyuyor rastgele konulmuş değil.

    - sonu ayrıca beğendim. genellikle insanlar "yahu o kadar adam kaçırdı kimse aramıyor mu" veya "ulan biride nasıl dövemedi","kızı nasıl bulup getirdi oraya" falan diye yorum yapmışlar.bir bakalım,kızı da öldürüp filmin sonunda abimiz götünü tuta tuta gidiyor ve birden sahne değişip ilk sahneye dönüyor ve credits akıyor. burada anlatılmak istenen aslında bu yaşanan olayların hepsi bizim başrol deki abimizin aklında kurduğu olaylar. abimiz o kadar çok izlemiş ki bu filmi artık bir yerinde rüya dalıyor ve kendisi filmi tekrar izlerken böyle bir şey yapsam nasıl olur diye düşüncelere dalıyor. biz de o düşüncelerini izliyoruz ve film bitince de bu düşünce durumundan çıkıp tekrar eski yaşamına geri dönüyor.

    - filmlerde artık (hele bilim kurgularda falan) "aslında her şey rüyaymış" işi pek tutulmaz suyu çıktığı için. fakat bu tarz hardcore şiddet filminin sonunu böyle bağlaması hoştu gerçekten.

    3.film
    ilk iki filmi izleyen bir hapishane yardımcısının müdürüne bu insan bağlama işini kullanarak maliyeti düşürme ve insanları düzgünce cezalandırma işini müdürüne anlatması ve hapishane olaylarını anlatıyor.

    - 2. de olduğu gibi bu filmin başlangıcı da 2. nin sonun ile başlaması. yönetmen iyi bir filmler arası bağlantı kurma kaynağı bulmuş onu kullanıyor.

    - bu film aralarında ki en sönük film çok tatsız tutsuz bir filmdi.

    - hoş tarafı 2. ve 1. filmin başrolünde ki abiler bu filmde de başrolde. hatta önceki filmlerde oynayan yan karakterler(ilk filmde bulunan ppolis abiler,japon abi,2. de bulunan doktor) direk tüm castı toplamışlar.

    - filmde kara mizaha da eklemişler. filmi kurtaran tek tük şeylerden biri.

    bonus: "ulan bu sekreteri ben bir yerden tanıyorum ama nereden" diye düşünürken buldum bree olson muş ya la bu.

    --spoiler--
    1 ...