pir sultan abdal sürgünden geri dönünce köyünü dağılmış ve yakılmış, sevdiklerini ya sürülmüş ya öldürülmüş görür. kızılbaşlar ise dağlara sürülmüş sefalet yoksulluk içinde, acı içinde yaşamaktadır.
pir sultan abdal karısını bulur, fakat ağlamaktan gözlerini kaybetmiştir karısı. yıllardır görmediği karısı, pir sultanı göremez ve tanıyamaz.
pir sultan gözlerine ne olduğunu sorar.
gözyaşı dökmekten kurumuştur, çok çekmiştir pir sultanı avradı. ev külfeti, hızır paşanın zulmünden, yabanıl hayvanı gibi dağdan dağa kaçıp durmuştur.
pir sultan ise söze başlar :
Böle midir sizin ilin töresi
Hele bir yol safa geldin, desene
Geçer bu güzellik sana da kalmaz
Hele bir yol safa geldin, desene
Öl dediğin yerde ölürüm , derdin
Kal dediğin yerde kalırım, derdin
Her derdine derman olurum, derdin
Hele bir yol safa geldin, desene
Sarardı gül benzim ayvaya döndü
Hakk'ı söyledikçe müşkülüm kandı
Ayrılık ateşi sinemi deldi
Hele bir yol safa geldin, desene
Yatarım Muhammed, kalkarım Ali
Gittiğimiz on'ki imam yolu
Pirim Hünkâr Hacı Bektaş Veli
Hele bir yol safa geldin, desene
Kırmızı güller solmaz mı sandın
Pir Sultan Abdal'ı gelmez mi sandın
Bir safa geldin de demez mi sandın
Hele bir yol safa geldin, desene