o gün gelip de gittiklerinde insanı yaşadığına pişman eden insanlardır.. hayattan soğuturlar, hayallerinizi yok ederler, planlarınız alt-üst olur.. ne inanç bırakırlar artık sizde ne de gülümseyebilecek bir zaman dilimi.. yokturlar artık ve size doldurulması mümkün olmayan boşluklar bırakırlar.. doldur tekrardan doldurabilirsen..
inanmazsınız artık gelenin her insanın "gitmeyeceğim" deyişine ve siz de diyemezsiniz artık hiç kimseye "gitmeyeceğim" diye..
yeni bir hayat, yeni insanlar, yeni umutlar, hayaller ve hiç olmamasını dilediğiniz yıkımlara hazırlarsınız kendinizi.. ve gelen her insanın gideceğini bildiğinizden ceplerinize doldurduğunuz sevgi sözcüklerini, avucunuzda taşıdığınız hayallerinizi dökmezsiniz bir çırpıda kucağına.. yeni bir "sende gittin ya" kalıbı ile başlayan, içinde "hoşçakal ve güle güle"yi barındıran kelimeler dizmemek için ardı sıra sessizce beklersiniz, hani olur ya belki gitmez işte o zaman sakladığınız tüm duygularınızı bir bir çıkartıp yayarsınız gökyüzüne, o zaman aslında bu mutluluğu yaşamak için acı çekmek gerektiğini anlarsınız.. * o gelen "ya giderse?" diye daha önce yaşadığınız hayatın aynısını yaşamamak için kendinizce önlemler alırsınız o gelene farkettirmeden.. ama, amasız bir gelişe şahit olmamıştır hiçbir zaman "gitmeyeceğim" sözüne inanıp gidenleri seyretmek gibi azaba mahkum olan..
ömer hayyam ne güzel söylemiş vakti zamanında;
"sen hiç gitmeyecek gibisin değil mi? o gidenler de hep senin gibiydiler.."