16-17 yaşındaydım. bir lise gezisi vardı. 3-4 sınıf beraber poyrazköy'e gelmiştik. piknik, gezi falan filan.
o da gelmişti. bir türlü açılamıyordum ona. tek yapabildiğim jest, üç dört saniye bakıştıktan sonra ona gülmekti. gerçi o gülerdi sonra ben gülerdim. ben utangaçtım, o benden utangaçtı.
piknik alanına gittiğimizde, yan yana çardaklarda oturuyorduk. yine bakışmalar, gülüşmeler...
bir ara bana bakarak kalktı yerinden ve tek başına uzaklaşmaya başladı.
tamam oğlum fırsat bu fırsat ben de verdim peşine.
konuştuk, sohbet mohbet piknik alanından aşağı sahile inmiştik. ben denizde taş sektiriyordum, o da sektirmeye çalışıyordu.
sonra bir kayanın üzerine oturduk. o sıfır kol giymişti bende ise tişört vardı. kollarımız değdi bir elektriklenme oldu. ben sabit durdum ama o daha sokuldu bana. sonra kafalarımız bir birine döndü.
gözler kapandı. havai fişekler uçuşmaya başladı içimde. gözlerimizi açtığımızda elini ağzına götürdü utanırmış gibi yaparak. ve koşarak gitti. ben ise çılgına bağlamıştım. mayıs'ın son haftası kendimi giysilerimle beraber denize attım.