herkesten, her şeyden nefret ediyorum. kendimden de. evet sen benim ağlama duvarımsın, katlan, alttan al. çok şımarığım değil mi? her şey istediğim gibi olsun istiyorum. ama önceden hiç öyle değildim. yıllarca hep alttan alan, alttan almak zorunda olan sabreden bendim. şimdi de hayat bana gülsün, benim istediklerim olsun istiyorum. olmuyor. hiçbir ilişkim iyi gitmiyor. ne ailemle ne sevgilimle ne arkadaşlarımla iyiyim. arkadaşlarımla yine fena değil ama aradığımı bulamıyorum. aslında baksan diğerleriyle de fena değilim gibi gözükür ama bence öyle değil. en kötüsü de kendim kendi istediğim gibi değilim. kafamda belirlediğim bazı hayallerim ve isteklerim var. öyle süslü hayaller değil şu an kastettiğim. ilişkilerimi etkileyeceğini düşündüğüm detaylar. bir cümle, bir kelime, ses tonu, vurgular. bunların hepsi benim için önemli. kurulan cümledeki kelimelerin sıralamasına bile takılıyorum. çünkü insanların bu sıradan davranışlarından ve konuşmalarından, bu detaylar sayesinde aslında ne demek istediklerini neyi kastettiklerini, dokundurmalarını, mış gibi yapmalarını, alttan alttan hatırlatmalarını, laf sokmalarını, utandıkları bi şeyi saklamaya çalıştıklarını, hangi konuda nasıl hissettiklerini her şeyi anlıyorum. bu bazen iyi bazen kötü. ben de bu yaşıma kadar çok şey yaşadım. bu huyumu kendi kendime edindim. her seferinde kendi davranışlarımı sorguladım, içimden kendi kendime itiraf ettim asıl sebebi bu diye veya bunu yaptım, dedim çünkü bu yüzden diye farkına vardım. böyle böyle alıştım başkalarının da sözlerinden davranışlarından asıl hissettiklerini anlar oldum ve yanılmadım. şimdi de işte bu yüzden mutsuzum. aslında ne kadar sevilmediğimi anlıyorum. bir tek annem seviyor, o da saf ve bazen beni sinir ediyor. ben de bir tek onu seviyorum. diğer insanlarla ilişkilerimi düşünürsem, kendi kendime itiraf etmek istemediğim hislerim var. çok düşünceliyim, bir kelime söylemeden, bir bakış atmadan önce karşımdaki kırılmasın utanmasın diye düşünüp davranırım veya o utanacağına ben böyle cevapsız kalırım daha iyi diyorum. bu benim tek iyi yönüm. ama bunu her zaman yapmıyorum bundan da nefret ediyorum. çoğu zaman çok anlayışsızım aslında. bunun nedenlerini de biliyorum. ... aslında sevmiyorum. ya da seviyorum ama başka istek ve hayallerin bunun önüne geçiyor. yetinemiyorum, mutlu olamıyorum. çok sevilmek ilgiye boğulmak istiyorum. herkes tarafından değil, onun tarafından. şımarmak istiyorum. çocuksuymuşum, bu huyumdan hoşlanmıyormuş. ben de senden hoşlanmıyorum o zaman gerizekalı. sen de çok yaşlısın, dede gibisin, için geçmiş. of yok böyle olmuyor. nickimi bildikleri için buraya sana kendimi anlatamıyorum. sana diyorum eminem. keşke seninle yüzyüze sohbet etme fırsatım olsa. umrunda olsa benim ne hissettiğim ne yaptığım ve her söylediğime psikolog bilgisiyle yorum yapsan. seninle bir bankta oturup konuştuğumuzu hayal ediyorum nedense. gece vakti ama kafanda şapka var, siyah kangol şapkan. siyah deri ceketin, düz beyaz bluzün, gri kapşonlü hırkan. kendimi hayal etmiyorum, sadece bağdaş kurup oturduğumu hayal ediyorum. zaten evde yemek yerken de sandalyede otururken ya bacaklarımı kıvırıp üstüne otururum ya da bağdaş kurarak. boyum kısa değil he aramızda bir karış yoktu diyim. giyersen air max tabii uzun olursun benden. bir topuklu giymeme bakar. uzanayım dedim ama karnımdaki o kötü his çok rahatsız etti. kötü bir şey yaşayınca, korkunca, gerilince, üzülünce hep karnımda o kötü his oluyor. mathildanın karnındaki yumru hissi gibi sanırım. benimki geçmiyor. yani geçiyor ama üç beş gün sonra tekrar oluyor. yaşamak anlamsız geliyor. senin konserine gitme seninle tanışma hayallerim bile anlamsız geliyor. sen kimsin ki ya? sahi sen kimsin eminem, sıradan bir insansın. bir üstünlüğün yok. sana değer veren benim. vermiycem değer falan. sana da kırgınım. o kadar resmini yapıp kafiye yazıp -ingilizce kendini tanıt deseler tanıtamam- doğum gününü kutluyorum ama bir görüldü bile yapmıyorsun. hayranlarını umurdamıyorsun değil mi? yaşlandıkça itici mi oldun ne? Buraya da gelmiyorsun, gerçi şimdi gelmek istesen bile sana vize veremiyoruz tatlım. çünkü siz de bize vermiyorsunuz. ee atara atar gidere gider. trump ve tayyip bile bize karşı. ne dersin ispanya'da buluşalım mı? yol, yemek ve kalacak yerimi karşılarsan olur tabii. gerçi çok ispanyolca bilmiyoruz ama olsun. hola diye selam verip bakışıp ayrılırız. senden ricam sevgilime diss atman. o zaten karşılık veremez. ... şu an internet sitenden bana mail geldi eminem hahah bi dk. sınırli sayıdaki ürünlerin için erken bilgilendirme talep etmiştim. 55 dolarmış sweatshirtün. ok eminem ok. bi hayat vuruyo bir de sen vur. 213 lira ne ya. tabii senin suçun değil. doların 3.8 hatta 3.9 olmasına sebep olanlar utansın. onun yetine giderim 5-6 tane kazak alırım be. ama almayı çok istiyorum. anneme yalvarsam mı? deneyeyim. neyse hoşcakal eminem. bir şizofrence sohbetimin daha sonuna geldim. ama bu sefer moralimi çok fazla düzeltemedin haberin olsun. karnımdaki his geçmedi. miş gibi yapayım ben de. adios.