evdeyim, ders çalışamıyorum ve canım sıkıldı. gelin size ıslamın ilk yobazlarindan bahsedeyim biraz olur mu?
biraz uzun olacak ona göre, anlam bütünlugunu dagitabilirim biraz. kafam pek yerinde de degildir.
peygamber efendimiz savaş dönüşünde ganimeti pay ediyordu. meclistekilerden ebu musa sesini yükseltti: ey muhammed sen ganimeti kurana göre pay etmiyorsun. sözün muhatabı kuranı tebliğ eden dinin peygamberi muhammed mustafa.
sözü söyleyen dindarliklariyla, başındaki secde izleriyle, güzel kuran okumalariyla taninan; sonradan hariciler adini alacak olan grubun başı ebu musa.
hariciler siffinda ali tarafinda savasiyorlardi. baslarinda imam alinin guvendigi komutanlardan emir malik vardı. en iyi vuruşan gruptulat. muaviyenin cadirina cok yakındılar. ve muaviye o bilindik hilesini yapip kuran yapraklarıni mizrak uçlarına takip bagirdilar: eyvah sizler kurana karşı mi kilic cekiyorsunuz? siz allahin kitabina, ali icin mi kılıç cekiyorsunuz? ikimizde ayni kitaba inanıyoruz madem gelin hakem tutalim, barisalim dediler.
siddetle çarpışan hariciler birden geri cekildiler, elleri titremeye basladi. ımam alinin yanina gelerek 'biz kurana kılıç cekmeyiz dediler' ali şöyle bağırdı 'bu kuranı ben ogrettim, konuşan kuran benim. kuran bu yoldur yani zulmün, hilekarligin ve servet duskunlugunun silinmesidir. onlar bunun timsalidir kuran muaviyenin reddedilmesidir. onlar kurani seytani hedeflerine ulasmak icin bahane ediyorlar. kuran cilt, kagit, murekkep ve isim değildir. kuran ruh hakikat fikir amel sorumluluk ve cihattir. davranin kiliclariniza ve halki kandirmak icin cekilen bu bayraklari indirin. onlar zulme din elbisesi giydirenlerdir.'
hariciler icin bunlar anlamsiz sözlerdi. karsilarinda kuran yapraklari sarılı kılıçlar vardi, konusan kuran ali, peygamberin emaneti torunları onlar icin hicti. alinin cadirini kusattilar. eger tum komutanlari geri cagirmazsa onu oldurecegini soylediler. boylece alinin itirazlarina ragmen hakem kabul edildi. hariciler dinen ve zeka olarak yeterli gordukleri ebu musa esariyi hakem sectiler ve yine bir hile ile ali halifelikten alınıp yerine muaviye kondu.
hariciler şaşkınlık ve sinirle af dilemek, ozur dilemek yerine tekrar aliye usustuler
' ya ali sen allahın tarafında degilmiydin, neden hakemi kabul ettin bu sekilde hem kendin hem biz kafir olduk. biz de sende hakemlik konusunda tovbe etmeliyiz' dediler.
bu seferde o yobazlar aliyi tovbe etmediği surece kafir ilan ettiler, o mescidde namaz kilarken cevresinde dolanip musrik ayetleri okudular. hakaret ettiler, aliyi dinsizlikle suçladılar. cemaate saldirdilar.
butun bunlari yaparken kendilerini mumin olarak goruyor ve dogru yolda olduklarini dusunuyorlardi.
en sonunda imam ile savaşa giriştiler. 3bin hariciden 9 kisi kaldi sadece.
biri muaviyeyi biri imam aliyi oldurmeye gitti, yine din ugruna. imam ali sehit oldu.
hariciler kuran okuyunca, duyan herkes aglardi. namaz kilarken seyredince huzur bulurlardi. cihata hep en onden giderlerdi ama bir onlarin şuuru eksikti. maalesef küfrün anası şuursuzluk olduğu halde şuursuzluğu küfrün bir parçası olarak görmüyoruz.