evvelden de belirtildiği gibi bugün sol/sağ ayrımının tarihteki anlamını taşımadığını yineleyelim. solcu chp bile akp'nin gerisine düşebiliyor, solcu işçi partisi mhp'yle aynı şeyleri savunabiliyor, blair'in işçi partisi emperyalist küstahlığın adresi olabiliyor.
şu sıralar moda olan 'vatanı sevmek faşistlikse faşistim arkadaş' gibi sığ sularda kulaç atan söylemler böylesi başlıkların açılmasına neden oluyor. devlet seviciliği-fetişizmiyle malul gözlerin görmediği de bu; iktidarla halk, egemenlerle kaybedenler arasındaki konumunu belirsizliğe sürenler de romantik anlamıyla bile solculuğun defterine işlemesin söylediklerini.
kurulan türk devletleri, onları da ancak türklerin yıkması gibi efelenmeler neye yarar, onurlu olanı geçmişte aramak değil, bugün inşa etmektir mesele. (çoğu türk devletinin de başkaldırılarla kurulduğunu, bağımsızlaştığını vurgulamak gerek.)
küreselleşme, yeni dünya düzeni, medeniyetler çatışması vb. gibi kavramsallaştırmalarla önümüze dikilen haydutlara, barbarları dört gözle bekleyen 'içerdekiler'e, millete onca eziyeti ve zulmü reva gören serdar-ı ekremlere kafa tutmaktır onurlu olan; faşizme teşne birilerinin harcı değildir yani solcu olmak.