ulusal sol

entry47 galeri
    24.
  1. ezbercilerin tarihsel materyalizmin eksik yanını ortaya koyan ulusal sol ideolojiyi anlaması beklenmiyordu. zira amacımız; marks ve engels'in en büyük yanılgısının, işçilerin, global kapitalist bütünleşmenin doğurduğu sıkıntılara, sadece sınıfsal kimliklerine sarılarak tepki vereceklerini düşünmeleri olduğunu ortaya koymak. yani işçilerin , işçi kimliklerinin yanı sıra tepkilerini yönlendiren dinsel bir topluluğa veya bir millete bağlılıklarının da söz konusu olmasının yadsınmayacağının gerçeği. işte bu noktada karşıt görüş olarak ezberci teoriyenlerin kayıtsız şartsız savunduğu eksik metodoloji devreye giriyor ve onların zihinlerinde bu teorinin sadece kendilenin sahneleyip kendilerin seyrettiği bir parodiden ibaret hale dönüştüğünü görüyoruz. oysa burada biz teoriye eksik olan yanı da ekleyerek tamamlanmasını sağlıyoruz. bu çelişki değil, tamamlama, hatalardan ayıklama çalışması. ama evet teoriye getirdiği yeni bakış açsıyla devrimim de ta kendisi.

    teorik bilgisinin mutlaklığına güvenerek konuya son derece hakim olduğunu düşünenler varsın kendilerinin öyle, bizim ise bu konuda eksik olduğumuza inanmaya devam etsinler. bizim hiçbir zaman bir teoriyi en iyi bilmek ya da karşımızdakini ideolojik eksikliği olmakla suçlamak gibi bir amacımız olamaz. bizim iddiamız teoriyi en iyi bildiğimiz değildir, bizim iddiamız doğrusunu bildiğimizdir. ve görüyoruz ki bu könuda haklıyız. zira pratik gerçekliğin, teorik birikimlerine rağmen onları şaşkına çevirdiği gözlerden kaçmıyor. ama bu kendilerine has bir özellik değil marks'ın kendiside aynı hatayı yaptı. marks'ın 20. yüzyılın baştan sona sosyalist devrimler yüzyılı olacağını düşünürken , yüzyılın ikinci yarısının ulusal devrimler yüzyılı olarak yaşanması da aynı hayalcilik ve aynı öngörüsüzlüğe örnek teşkil etmekte. pratik hakikata olan yenilgileri ezberledikleri hocalarından başlıyor.

    ezberciler ezberlerinden iyi bilirler ki kapitalizmin ileriliği ve tüm insanlığın zorunlu olarak geçmesi gereken bir aşama olduğu fikri marks'a dayanır. yani bildiğimiz beş aşamalı gelişim şablonu. bu şablonun tüm dünya devrimcileri tarafından tüm insanlığı mal edilme yanılgısı ile başlayıp tarihinde kölecilik ve feodalizme karşılaşmamış toplumların kendi tarihlerinde bunları bulup keşfetmeye çalışması ile süregelen ve bu tarih şablonunu kullanarak olmayan bir tarihi yarattıktan sonra, kapitalist aşamanın gerektirdiği sınıf mücadelesini avrupa'nun derslerinden çıkarıp uygulamaya koyulmaları ile sonuçlanmasıdır temel sorun. bunu bizim ezbercilerde de fazlasıyla görüyoruz. ama ne yazık ki hedef sosyalizme ulaşmaksa ezbercilerin düşündüğü gibi olmuyor. olmayan bir tarih yaratarak ve olmayan bir sınıf mücadeleri verilerek, istedikleri sosyalizmin yolu açılmıyor. bu günümüz türkiye'sindeki acınası hallerinden ve toplum önündeki imajlarından da açıkça belli oluyor.

    ezbercilerin burada kavrayamadıkları şey aslında dünyanın kendisi. dünyanın durumunu somut olarak tespit edip ona göre politika belirtmek yerine belirdikleri politikaya dünyanın uyması için harekete geçiyorlar. tabi her seferinde sonuç başarısızlık oluyor. anlayın artık ki sizin ezberinizde sınıfların kendileri oldukları haliyle değil, olmasını istediğiniz haliyle var. bu nedenle siz sınıf mücadesini yeryüzünde değil kafalarınızın içinde veriyorsunuz. bu yüzden devamlı mağlupsunuz. işte bu bağlamda ezberci marksist teori kendi verdiği örnek ile bir kez daha tökezliyor. marks'ın avrupa merkezli bakış açısına ait teorisini desteklemek için örneklemeler sunarken kendi kazdığı kuyuya kendisi düşüyor. marks'ın doğu'ya karşı takındığı tavrı özetlemek istiyorlarsa onun, sömürgeciliği geri kalmış ülkelerdeki geri üretim biçimlerini parçalamaya yarayan acı ama zorunlu, olması gereken bir süreç olarak tanımlamasını da açıklamaları gerekir. aynı şekilde ingilizlerin, hindistan'ı sömürge olarak fethetmelerine haklarının olup olmaması tartışmasında; türkler, ruslar ve perslere nazaran ingilizler tarafından sömürgeleştirilmesinin yeğlenebileceği şeklindeki görüşünü de, ya da doğulu toplumların sömürgecilere karşı olan bağımsızlık özlemlerini "kabile ayaklanmaları" olarak değerlendirirken batının kendi iç sorunu olan irlanda'nın ingilizlere karşı olan savaşımını devrimci savaş olarak nitelemesini.

    nasıl bir tutarlılık içindesiniz değil mi ama.

    batının işvereni ile tamamen anlaşma yoluna gitmiş burjulavalaşmış işçisine sömürüldüğünü söyleyip, altındaki arabaya, kredi ile aldığı evine, akşamları ailece izlediği 120 ekran lcd televizyonunun mülkiyet hakkına aslında sahip olmaması gerektiğin bizim hayalcilerin onlara açıklamaya çalıştığını düşünüyorum da, yüzüme hafif bir tebessüm yayılmasına engel olamıyorum. hayal dünyasında yaşadıklarının gerçekten farkında değiller. anlamıyorlar ki o işçi ırak'ın, afganistan'ın işgalinde işvereniyle işbirliği halinde, malına mal katma sevdası içinde, doğunun sömürülmesinden ne kadar pay kaparımın, bunun ekonomiye olan olumlu etkisinin derdinde.

    ab konusunda ise bizim enternasyonalistler hala kendi günahlarını ulusalcıların üstüne yamamaktan vazgeçmeyecekler gibi görünüyor. meydanlarda elimizde bayrakla ne abd, ne ab tam bağımsız türkiye diye biz slogan attık. enternasyonalist azınlık içinde ab'ye ve abd'ye karşı duruş sergileyenler arasında sayılabilecek tkp ise o sırada yaptığı mitinglerde araya birkaç türk bayrağı girdiği için liberal solcu olarak niteledikleri kesimden özür dilemenin derdindeydi. acaba kim kim ile kardeş, kim kime kendini açıklama derdinde.

    ülkenin uçurumda olduğu tek ortak noktamız iken bizlerin buna karşı mücadelesi bu durum devam ettikçe sürecek. sizin ile beraber ya da size karşı. artık emperyalistlerin kullanmaktan çekinmeyeceği bir piyon olmaktan vazgeçmeniz ve doğru yolu bulmanız dileğiyle.
    2 ...