tanrıların adaleti diye bir şey yoktur ve olmak zorunda da değildir.
bizim adalet diye algıladığımız şey iyi ve kötü üzerindendir ve bize doğru diye öğretilen ne varsa bize göre şekillenir. dünyaya bomboş geliriz ve gerek edimsel koşullanma, gerek rol model aldığımız aile büyüklerimiz, çevre, din, devletin kendi eğitim programı hepsi bir araya gelerek bizi oluşturur. yargılarımızı bu bizi oluşturan toplumun etkisinde veririz. yani bir şeye adil derken bile o şeye adil dediğimiz anda onu biz kendi doğrularımız üzerinden şekillendiririz ve bu doğrular değil evrende başka toplumda bile farklı özellikte olabilir.
hal böyleyken bu kalıplaşmış, sadece bize ait olan doğru veya yanlış algısıyla tanrıların adaletini nasıl sorgulayabiliriz?
tanrı iyidir veya kötüdür tanrımı zaten ontolojik olarak bir işe yaramaz çünkü iyi veya kötü bir değer belirtir varlık belirtmez. yani kötü de olsa bir tanrı gayet de var olabilir.
o yüzden tanrıların adaletini sorgularken gelenekselleşmiş kalıplardan sıyrılıp bu değerler hiç yokmuşçasına düşünmek lazım ve o zaman görürsünüz ki adalet denen saçmalık sadece bizim için var olan ve bizim kafamıza göre şekillendirdiğimiz, kendimizi bir şekilde haklı çıkartmaya çalıştığımız saçmalıklar bütünü.