Parkinson hastalığı beyinde bazı özel hücrelerin seçici olarak ölmesi ile süre giden bir hastalıktır. Hastalıkta beyin iletişimde görev alan "dopamin" adlı maddede azalma veya tükenme olur. Bu hastalık sıklıkla kendini orta yaş sonrasında gösterir. Fakat özellikle irsi olan formları daha erken yaşlarda da ortaya çıkabilir.
Hastalık bulguları arasında en sık rastlanılan bulgu el veya ayakta titremedir. Bu titreme başlangıçta sıklıkla tek taraflıdır, yani ya sol ya da sağdadır. Titreme özellikle hasta hiç birşey yapmazken yani istirahat halinde ortaya çıkar. "Hap yapar, para sayar" diye tarif edilen kendine özgü bir titreme şeklidir. Titreme dışında hareketlerde yavaşlama olur, yürrüme yavaşlar, hastalar öne bükük şekilde ellerini sallamadan yürümeye başlar. Hastaların mimiklerinde azalma olur (Maske yüz) ve hastalar donuk donuk bakar. Motor bulgular verilen bu bulgular dışında son zamanlarda daha iyi tanımlanan motor dışı bulgular da mevcuttur. Bunlar arasında uyku bozuklukları (uyku sırasında aşırı hareket etme, bağırma, çığlık atma...), zihinsel yeteneklerde bozulma (basit bir ilgisizlikten bunamaya kadar gidebilir), özellikle ayağa kalkınca olan tansiyon düşüklüğü, göz kararması, çarpıntı, kabızlık, cinsel işlev bozukluğu sayılabilir.
Günümüzde Parkinson hastalığının hem tanısında hem de tedavisinde önemli gelişmeler olmuştur. Hastalığa yönelik yapılan basit ameliyatlar, sürekli ilaç salınımı yapan pompalar, deriye yapıştırılan ilaçlar, ince bağırsakta çözünen ilaçlar bunlardan bazılarıdır. Tedavide esas olan eksik maddelerin yerine konmasıdır. Hastalıktaki sorun "dopamin" eksikliği olduğundan bu madde bir şekilde beyinde tamamlanmalıdır. Günümüzde bu yönde en güçlü ilaçlar L-Dopa denilen maddeyi içeren ilaçlardır. Bunlar dışında dopamin gibi davranan agonist diye tabir edilen ilaçlar da oldukça etkindir. Önemli olan hangi hastada hangi ilacın hangi dozda ve ne şekilde kullanılacağına karar vermektir.