insanoğlunun barındırdığı en içten duygulardan biridir. Sadakat, bir seçimdir, lakin tutarlı olmak zorundadır. Kişi, sadakatini yansıtmak istediği kişiye/olguya karşı ikilemde kalmamalıdır. Aksi takdirde buna farklı bir tanım yapılır. ikili ilişkilerin en sağlam dayanaklarından biri olmakla beraber, ilişkinin temelinden başlayarak en uç noktasına kadar etkin rol oynar, aslında bu sebepten dolayı “adanmışlık” ile benzerlik gösterebilir. Sadakat, “iyi olanlarla” var olmak zorundadır. iyi niyetin, hoşgörünün, mütevazılığın olmadığı yerde sadakat bulunamaz. Aynı zamanda bir kabulleniş senedidir, tüm bunları yansıtacağınız kişi/olgu sizlerin seçimindedir. Bana göre sadakat, samimiyet adı altında bir araya gelen; minnet, kabulleniş ve istem duygularından sonra vuku bulmalı ya da bu duyguların sağlamlığına paralel olarak vücut bulmalıdır. Sadakat bir seçim olduğu gibi, yoğunluğu ne olursa olsun devamlılığı da bir seçimdir. Lakin bunu belirtirken şu noktalara dikkat etmek gerekir; bu üzerinde durduğumuz konu, ayaklara düşürelerek kıymetsiz bir olay haline getirilmemelidir. Özenle yaklaşılmalı ve özenerek, dikkatlice yansıtılmalıdır. Sadakatinden şüphe duyulan bir insanın bunu tekrar yerine koyması çok zordur, sadakatsiz olduğuna kanaat getirmiş biri bile, karşısına kendisi gibi biri geldiğinde içgüdüsel olarak onu direkt kabullenemez. Hayatımızın orijininde mevcut olan ve bazen unutulmaya yüz tutan, bize “insan” sıfatını veren diğer olgularla birlikte en tepede bulunan bu nadide hissiyatı; bulunduğu tozlu mahzenden çıkarmalı ve hak ettiği parlaklığı kendisine takdim etmeliyiz, zira bu üstleneceğimiz en asil vazifelerden biridir.