kavgaya adam çağırma sanatı

entry15 galeri
    14.
  1. kavgada nasıl adam çağrılır'ın yaşanmış ama başarısız olmuş bir örneğini anlatayım.

    lisede olduğumuz dönemler. kanımız fazlasıyla hızlı akıyor tabi. hani nasıl diyeyim, el yumruğunu yemeyen kendininkini balyoz sanırmış derler ya öyle bir dönemdeyiz. grupça dolaşmalar, havadan nem kapmalar filan değişik hallerdeyiz. bir de şöyle bir gerçek var: perşembe akşamları kurtlar vadisi var show tv'de, cuma günü banko kavga oluyor okulda. hepsi de siktiriboktan sebepler. ne bilim kantinden patates ekmek alırken sıra kapma, ne bakıyon lan, gözünün üstünde niye kaş var gibi sebepler. anlayın yani.

    ben de öyle iri kütleli, boylu poslu bir adam değilim o zamanlar. kendi götüne güvenecek kadar meydan okuyamam sağa sola ama grup halinde dolaşınca yiğitlik yapabiliyorum. buna grup psikolojisi mi dersiniz arkana mı güveniyorsun dersiniz, takdiri size bırakıyorum sevgili yazarlar. bir de üst sınıflar abilik yapıyor filan diye nasıl gazlıyoruz birbirimizi. abilik dediğime bakmayın. teneffüslerde denk gelince "var mı karışan eden?" diyorlar. genelde yettiğimiz için "yok" diyoruz. ama kendilerince verdiği bu sigortadan dolayı da getir götür işleri yaptırıyor piçler.

    her neyse, yine o tarz bir oluşumda cuma sabahı bu sefer ben birine dikleniyorum. sebep de basketbol topu bunun önüne yuvarlandı, at dedik atmadı. çok önemli yani, adam öldürülse yeridir. mevzuya bak.

    çıkışta kavga olarak randevulaşıyoruz karşı tarafla. karşı taraf dediğim de aynı okulda 9. sınıflar. abartısız söylüyorum tüm 10. sınıfları ve yan okuldan destekçileri toparladık örgüt olarak. yan okuldan destekçi olarak adlandırdıklarım da öğle aralarında beraber tek dal sigara içtiğimiz adamlar. biz anadolu lisesindeyiz diye bebe muamelesi yapıyorlar, bir şey demiyoruz. sigara otlanıyorlar sesimizi çıkartmıyoruz filan. kavgaya geliyor olma sebepleri de bunun diyeti yani.

    okul çıkışı biz, abartmadan söylüyorum 80-90 kişi varız. bizim adana'da meşhurdur, oralılar bilir büyük kavgaları. sayımız fazla diye zaten kendimizi tanrının yeryüzündeki vücut bulmuş hali gibi görüyoruz. bunlar bir geldiler. kavga ettiğim çocuk ve yanında 3-4 tane abi. abilerin de maşallahı var biscolata erkeği gibiler. boy, kas, ihtişam hepsi var.

    çıktı içlerinden biraz daha sözü dinleneni. "kim kavga etti lan" dedi. dedim "ben". "gel lan" dedi. seve seve (!) gittim. bacağım kadar kasatura çıkardı. "burda arkadaşı için ölmek isteyen kalsın gerisi yol alsın dedi."

    bakmayın önde durduğuma, kavga benim kavgam olmasa ben de giderdim. oldum olası sevmem ama arkadaş ortamı, dışlanma korkusu derken dahil olmak durumundaydım senelerdir. doğrusunu yanlışını tartışmıyorum ama o zamanlar bu sebepler önemliydi insan hayatında. sigaraya da aynı korkularla; dışlanma korkusu ve arkadaş ortamı gibi sebeplerle başladım. allah hepsinin belasını versin.

    neyse konuya dönelim, biz 10 kişi ya kaldık ya da yokuz. kalanlar da höd deseler arkasına bakmadan kaçacak tipler. ağır delikanlı kardeşlerin hepsi gitti zaten. kalanların da derdi tahminimce, yıl sonuna kadar "bak kavgana bile ölümüne kaldık." deyip serbest sigara otlanma hakkına sahip olacak it kopuk tayfası.

    sıçtık derken diğer bir abi bana bastı tokadı sebep yokken. zaten tırsıyordum, iyice allaha emanet hale geldim. "seni burda öldüreyim mi?" dedi. yapma etme derken diğer çocuklar da geri adım atmaya başladı. o sözü geçen kasatura çıkaran abi kaldırdı beni "kavga etmeyin gençler, kavga kötüdür. üzülürsünüz. okuyun okulunuza bakın" filan diyerek sosyal mesajlar veriyor bu sefer.

    "lan daha 3 dakika önce kasatura sallayan sen değil misin, şimdi akıl mı veriyorsun göt" diyemediğim için "tamam abi." dedim.

    o günden sonra anladığım tek şey kavgalarda kimseye güvenmeyeceğim. hayat kavgasında da kimseye güvenmem, fiziksel güç gerektiren kavgalarda da hiç kimseye güvenmem.

    "ben kendime yeterim, yettiğim kadarıyla da yetinirim, yetinmesini bilirim." hayat felsefem de budur.

    kalın sağlıcakla. çok uzun olduğunun farkındayım, kusura bakmayın *
    13 ...
bu entry yorumlara kapalı.
© 2025 uludağ sözlük