doğduğum, büyüdüğüm, halen de okul ve iş hayatıma devam etmekte olduğum şehirdir. büyük taarruzun ilk adımlarının atıldığı topraklar olmasına rağmen maalesef denildiği gibi atatürk ve cumhuriyet sevgisinden uzak; medeniyete, toplum içinde nezakete ve yabancılara kapalı tipik bir iç anadolu* şehri gibi durmakta. fakat uslu bir çocuk olursanız hiç beklenmedik yerlerde dünya görüşüyle sizi şaşırtabilen aydın insanlara rastlayabilirsiniz. gün geçtikçe gelişme gösteren ve yabancı kültürlere kapalı duran kapılarını aralayan bir şehirdir esasen. 10 yıl öncesinde kafe kültürü bile yoktu, sevgilinle el ele dolaşamazdın, şort giymeye, kulaklıkla müzik dinlemeye çekinirdin. anormal derecede tarz giyinemezdin, saç uzatmaya çekinirdin falan, bildiğin şeyler işte. şimdi böyle bir ortam yok. kafana göre takılabilirsin.
kendine özgü yemek kültürü pek yoktur, haşhaşlı gözlemeler börekler falan vardır. tavşanlı ilçesi kendini leblebi konusunda aşmıştır.
kütahya'da onlarca kez otosop girişiminde bulundum, iki defa başarılı oldum. ikisi de kütahyalı değildi. yerlisi pek yanaşmaz otostopa.
gece hayatı yoktur, en fazla gece 1-2'ye kadar kafelerde oturursun. kafeler enteresan, çoğu epey özgün dekorlara sahip. bir kaç canlı müzik yapan mekan var. ama öyle rock bar ya da ne bileyim fasıl meyhane tarzı bir şey bekleme standart basit canlı müzikli kafe ortamları. şehrin en işlek caddesinde iki adet bar var. şehrin dışında bir yerlerde de club mevcut.
ev kiraları ucuz. çarşıya yakın muhitte 2+1 ortalama bir evi 500-600 tlye çözebilmek mümkün. yalnız ev kuzeye bakıyorsa kışın böbreğini satıp doğalgaz yükletip ısınabilirsin.
merkezde, ulucamii'nin oraların ayrı bir havası var. eski kütahya. kabadayının hanı'na girilip sakin bir ortamda 3 tlye kumda kahve içilebilmektedir.
anlatılacak, övülecek, hava atılacak pek bir şeyi yoktur. gidince özlersin, gelince bunalırsın söversin. garip bi şehirdir. soğuktur. "kütahya'da yapılabilecek en iyi şey eskişehir'e gitmektir." derler.
yine de memlekettir, sevilir.