Sartre'in çok sevdiğim ünlü ''özgürlük sorumluluk ister.'' sözüne istinaden insan yaşadığı toplumun nesnesidir. birey içinde bulunduğu topluma görünmez bir ahtapotun sayısız kolları misali sımsıkı bağlıdır. bu da özgürlüğü tanımı yapılması en zor kavramlardan biri haline getirir.
düşünce ve davranışlarımızın ve hatta duygularımızın hangileri salt bizimle ilgili veya içinde bulunduğumuz çevreden bize aktarıldı? neden biz yayılınca cihat, avrupa savaşınca emperyalizm? ateistler neden dinler tarihine bakarak inanmadığı tanrılara düşman? ya da tanrısız dünyada bu koca boşluğu dolduracak ne var ellerinde? ne yani tanrısız toplumlar savaşmayacak mıydı?
bu bağlamda ideolojilerin arkasına sığınmak, desteklediği siyasi partilerin hiçbir kararını sorgulamadan holiganlığını yapmak ve hatta ülkesinin dış politikasını dahi objektif değerlendirememek insanı yaşadığı toplumun nesnesi yapar. bir ideolojinin arkasından suçlamak veya düşman edinmek işin kolay tarafıdır. sorumluluk ve vicdan gerektirmez. ve bu bağımlılığın en güzel adı toplumsal uyumdur. tüm bunları oturup sorgulamanın tembelliliğini yapan insanın özgür iradesinden söz edilemez fikrimce.
velhasılıkelam yaşadığı hayatın sorumluluğunu alamayan, kendi kendisinin öznesi olamayan insanın özgür iradesi olamaz. ve yine çok sevdiğim diğer bir sözdür: