idlip savaşı

entry1 galeri
    1.
  1. idlip savaşında yeni dönem ve Ankara’ya verilen görev

    idlip savaşında Ankara’ya herhangi stratejik bir rol vermeyen Moskova’nın askeri planı, islamcı militanları yok etmek, bir kısmını teslim almak, kalanları da Hatay’a doğru sürmek ve Ankara ile baş başa bırakmaktır.

    Suriye savaşının IŞiD ile olan bölümü önemli oranda tamamlanmış bulunuyor. idlip ve çevresinde başlayacak olan savaş, Suriye iç savaşının son aşaması olmasının ötesinde politik ilişkilerin geleceğini belirleyecektir.
    idlip savaşının, Rakka ve Deyrizor’dan farklı olarak, en önemli yanı, bölgede 35 bine yakın radikal islamcı militanın bulunmuş olmasıdır. Bunun askeri anlamı, savaşın tahmin edilenden daha zorlu geçeceğidir.  Rusya IŞiD ile savaşta hem Esad ordusu ve iran askeri güçlerinin yanında kara savaşına katılıyor hem de hava operasyonların tamamını tek başına organize ediyor. Bu bakımdan IŞiD ile savaşan Esad ordusunun idlip’e yönelik tek başına ikinci bir askeri cephe açmasının çok yönlü riskleri bulunduğunu gören Moskova yeni askeri taktikler devreye koydu.

    idlip savaşının Rusya bakımından önemi nedir?

    Moskova, Suriye’de savaşın bitmesini sağlayan askeri stratejinin başarılı bir şekilde tamamlanması için idlip savaşının kendi inisiyatifinde sonuçlanmasını çok önemsiyor. idlip savaşının askeri sonuçları aynı zamanda politik sürecin yeni bir dönemini oluşturacaktır.  Kış başlamadan önce idlip savaşında önemli bir mesafe kat etmek isteyen Moskova’nın askeri planlamasının esası, güç dengelerini ve bir sonraki süreci kendi politik stratejisine göre yönlendirmektir. Rusya’nın hedefi askeri olarak halen Rakka üzerinde yoğunlaşan ABD’nin idlip operasyonuna dâhil olmasının önünü bütünüyle kesmektir. Buradaki stratejik hamle ABD’nin Akdeniz’e inmek için oluşturmayı planladığı koridorun kesilmesi ve bölgenin Esad güçleri tarafından denetim altına alınmasıdır.

    Eski Sovyetler Birliği ülkelerinden gelip El Nusra’ya katılan binlerce islamcı militan var. Bugün idlip’te kontrolü sağlayan El Nusra’nın komuta kademesinin önemli bir kesimi Çeçen militanlardan oluşuyor. Rusya, gelecekte kendisi için ciddi bir tehlike olarak gördüğü ve Suriye’nin başka bölgelerinden idlip’e toplattığı islamcı militanların bütünüyle tasfiye edilmesini planlıyor.

    Suriye savaşında önemli askeri tecrübeler edinen Moskova,  idlip’e yönelik başlattığı hava operasyonunu yoğunlaştırsa da kara harekâtı olmadan savaşın kazanılamayacağını biliyor. Hama ve Halep çevresinde Suriye ordusunun operasyonları devam etmesine rağmen savaşın yoğunlaşacağı yer idlip merkezi ve çevresidir. Ankara’yı ziyaret eden Putin, idlip merkezinde yürütülecek savaşta Ankara’ya çok açık bir görev verdi. Böylelikle riskli olan idlip merkez bölgesi Türk ordu güçleri ve onların desteğindeki radikal islamcı örgütlerin savaşacağı bir alan olarak belirlendi. Rusya, uygulamaya koyduğu planla hem Ankara’nın ilişki içinde olduğu islamcı örgütlerin Esad ordusuyla savaşmasının koşullarını ortadan kaldırdı hem de özellikle Çeçenistan gibi bölgelerden gelen militanların Rus askerlerine yönelik olası operasyon riskini minimum düzeyde tuttu.

    Demokratik Suriye Güçleri’nin Pozisyonu

    Fırat’ın doğusunda Demokratik Suriye Güçleri (QSD), batısında da Suriye ordusu IŞiD ile yürüttükleri savaşta sona doğru geldi denebilir. Rakka ve Deyrizor’un askeri olarak kontrol edilmesi üzerine QSD ile bir mutabakata varılmış ve buna paralel olarak idlip operasyonunda ortak hareket edileceği kararlaştırılmıştı. idlip savaşında YPG merkezli QSD güçlerinin, Afrin hattında özellikle Hatay sınırı soyunca islamcı örgütlerin tasfiyesinde yer alması konusunda bir anlaşma yapılmış ve bu nedenle Türk ordu birliklerinin Afrin’e yönelik olası bir saldırısı karşısında Rusya ordusunun bölgede konumlanması kararı alınmıştı.

    Suriye’nin hem petrol ve doğalgaz gibi enerji yataklarının bulunduğu Kamışlı-Rakka-Deyrizor-Palmira bölgesi hem de Fırat Nehri boyunca Münbiç’ten Irak sınırını oluşturan El Kaim kasabasına kadar olan tarımsal alanların kontrolü üzerinden ABD- Demokratik Suriye Güçleri (QSD) ile Rusya-Suriye ordusu arasındaki rekabetin, özellikle Deyrizor bölgesinde açık bir çatışmaya dönüşmesi, idlip operasyonunda belirgin bir değişime yol açtı. Rusya, QSD askeri güçlerini idlip savaşına dâhil etmeyi ciddi oranda ertelemiş görünüyor. Bunun yerine Ankara’nın denetiminde olan radikal islamcı örgütleri sınırlı da olsa kullanacağına dair bir kısım veriler ortaya çıktı.

    Moskova’nın böyle bir karar vermiş olmasının, YPG ile olan askeri ve politik ilişkileri etkileyeceği çok açıktır. Bölgesel gelişmeler dikkate alındığında QSD güçlerinin Rusya merkezli Esad güçleriyle Deyrizor bölgesinde çatışmaya girmelerinin bir kısım yanlışlıklar içerdiği görülüyor. Sadece askeri olarak değil aynı zamanda politik bakımdan sorunlar doğuracak bu sürecin hızla aşılması ve QSD güçlerinin idlip’te askeri olarak aktif pozisyon almaları önemlidir. Aynı zamanda Akdeniz koridorunun açılması bakımından da idlip savaşının aktif bir gücü olmak için hızlı adımların atılması ve Rusya ile yeniden bir dengenin sağlanması zorunludur.

    Ankara bakımından idlip operasyonu

    Ankara’nın idlip operasyonuna karar veren Putin, cumhurbaşkanı Erdoğan ile yapmış olduğu görüşmede, Suriye’ye ilişkin Moskova politikalarını bütünüyle kabul ettirdi. Bu görüşmede Ankara’nın Suriye politikası bütünüyle değişmiş olup, savaş öncesi konuma geldi. Bir başka ifadeyle, ne Emevi Camii’nde namaz kılma hayali kaldı ne Esad rejimini yıkma ne de Şam ile savaşan islamcı örgütleri destekleme… Cumhurbaşkanı, Ankara’yı bütünüyle sürecin dışına çıkaran politikaları terk etmenin ötesinde Esad rejimini tanımak ve yeniden diplomatik ilişki kurmak için yeni bir süreç başlatmayı kabul etti. Ayrıca, Halep’te olduğu gibi Ankara’nın ilişki içerisinde olduğu silahlı islami örgütlerin kontrol edilmesi görevini de yerine getirecek.

    Moskova, idlip savaşında Ankara’ya oldukça sınırlı bir rol verdi. Türk kamuoyunda sanıldığı gibi idlip merkezini ve çevresini stratejik olarak kontrol etmek gibi bir görevi bulunmuyor. Türk ordusuna bağlı birliklerin idlip bölgesinde uzun süreli olarak kalmaları hiçbir şekilde mümkün değildir ve böylesi bir yönelime izin verilmez. idlip savaşında alacağı sorumluluk, bütünüyle Moskova’nın belirlediği sınırları aşmayacaktır. Putin tarafından çerçevesi çok net olarak çizilen idlip operasyonunda Ankara’nın bu sınırlı görevi üstlenmesinin bir kısım gerekçeleri var.

    Birincisi, Moskova’nın denetiminde idlip operasyonunda görev alarak sürece dahil olup yeniden inisiyatif almak istiyor. Özellikle idlip sonrası politik görüşmelerin başlayacağı sürecin bir parçası olmayı hedefliyor.
    ikincisi, birliklerini idlip yönüne doğru değil de YPG güçlerinin kontrolünde bulunan bölgelere doğru kaydırma yönelimini ortaya koyması ve öncelikli olarak bu bölgeleri islamcı örgütlerle birlikte kontrol etmeye çalışması, QSD’nin askeri operasyona dâhil olmasını önleme planıdır.

    Üçüncüsü, YPG askeri güçlerinin Hatay sınırı boyunca Akdeniz’e doğru bir koridor oluşturmasını engellemek istiyorlar. Şu anki sınırlı askeri konumlanması da bunu çok net olarak ortaya koyuyor.

    Dördüncüsü, Moskova’nın planına uyarak idlip operasyonuna dâhil olup Afrin’in Kilis-Hatay-El Bab-idlip dörtlü hatta kuşatmaya alarak izole etmeyi hedefliyor. Bunun başarılı olabilmesi için de Moskova üzerinden Şam’la uyumlu çalışmayı ve El Bab bölgesini idlip savaşının bitmesinden sonra Esad ordusuna teslim etmeyi kabul etti.

    Ankara’nın planı sanıldığı gibi kolay işler mi?

    El Bab örneğinde görüldüğü gibi bunun sanıldığı gibi kolay olmayacağı çok açıktır. El Bab bölgesinde çok sınırlı sayıda IŞiD militanına karşı 6 ay savaşarak ve ciddi kayıplar vererek kontrolü sağlayabildi. Ankara’nın karşısında eski dostu ve 20-25 bin arasında savaşçısı olduğu iddia edilen El Nusra bulunuyor. Ankara’nın hiç istememesine rağmen radikal islamcı örgütlerle savaşa girmesi kaçınılmazdır. Bu savaşı ÖSO dediği, ne olduğu bilinmeyen birkaç bin kişiyle sürdürmesi mümkün değildir.

    Esad ordusunun Halep ve Hama üzerinde kısmi olarak başlattığı operasyonu Deyrizor’dan sonra yoğunlaştıracağı, Rus askeri birliklerinin hava operasyonlarını arttıracağı dikkate alındığında El Nusra merkezli islamcı militanların Hatay sınırına doğru gelmeleri yüksek bir olasılıktır. Türk ordusunun islamcı militanların önünü kesmesi çok açık bir çatışmaya dönüşecektir.

    Ayrıca savaşın yoğunlaşmasına paralel olarak, Hatay’ın yeniden büyük bir göç dalgasının merkezi haline gelmesi yüksek bir olasılıktır. Bunun içte ve özellikle Hatay bölgesinde yaratacağı sosyo-politik kaosun sonuçları tahmin edilenden daha ağır olabilir.

    YPG’nin belirleyeceği tutumun, savaşa tahmin edilenden öte farklı bir boyut kazandıracağı çok açıktır. Bu nedenle sahadaki Rus askeri güçleri ile YPG arasında yakın bir iletişimin olması zorunluluktur. Rusya ile YPG askeri güçleri arasında görüşmeler idlip’teki askeri dengeyi ciddi oranda etkileyecektir. Aynı şekilde Rusya’nın denetiminde Türk ordusu YPG arasında görüşmelerin olması sürpriz sayılmaz.

    Medyanın idlip’e yönelik geliştirdiği savaş kışkırtıcılığı, AKP iktidarının bu operasyonla iç politikada kendi lehine bir durum yaratma çabasında olduğunu göstermektedir. Ancak bu süreç sanıldığı gibi AKP’nin lehine işlemeyecek, tersine iç dinamiklerde güçlü bir destek göremeyecek ve özellikle ekonomik krizi çok daha belirgin hale getirecektir. Ayrıca idlip operasyonunun bu düzeyde ön plana çıkartılmasının bir başka yönü de AKP içerisindeki politik krizin kamuoyuna yansımasını engellemeye yönelik bir hamledir. Ancak idlip savaşına dâhil olmak, Ankara’daki iktidara çok yönlü kaybettirecektir.

    Sonuç; idlip savaşında Ankara’ya herhangi stratejik bir rol vermeyen Moskova’nın askeri planı, islamcı militanları yok etmek, bir kısmını teslim almak, kalanları da Hatay’a doğru sürmek ve Ankara ile baş başa bırakmaktır.
    3 ...