dünya ortalamasını bilmem ama türkiye'de yaşayan bir erkeğin bir kıza açıldığında %95 ihtimalle başına gelen olaydır. tabi sorabilirsiniz: birlikte olanlar %5'e mi giriyor, diye. hayır efendim. birlikte olan insanların ilişkisi zaman içerisinde öyle bir gelişiyor ki birinin ötekine açılmasına gerek kalmıyor. sadece var olan duruma bir ad koymak gerekiyor. kendi türdeşlerime şu nasihatlerde bulunmak isterim: maalesef doğa bizi dişinin peşinde koşan mağdur canlı rolüne sokmuştur. hayvanlarda da bu böyledir, erkekler sırnaşır, dişi istediğini seçer. o nedenle size karşı duygularından emin olmadığınız bir insan evladına açılacaksanız %95'lik dumur olma durumunu göze alın. sakın sırf güzel olduğu için yeşillenmeyin bir kıza, çünkü bu yaratıklar, girdikleri her ortamda sizin sürüyle emsallerinizin ilgi odağı olduğu için siz de onun gözünde o sürünün parçasından ibaret olacaksınız ve hep yaptığı şeyi yapıp reddedecektir sizi.
bir erkeğin yakışıklı olması ya da on numara bir kişiliğe sahip olması yeterli değildir kabul görmesi için; çünkü sanılanın aksine erkekler bu konuda daha duygusaldır. kadınlar kurnazdırlar bu hususta, mantık denen canavarı bütün heybetiyle kullanırlar, kendileri için en iyi, en rahat hayatı sağlayacağına inandığını seçer. para, güç, güven duygusu vs... açılmak, açılan tarafın zayıflığını ilan etmesidir maalesef. bu zayıflığın, bu zaafın ortaya konması karşı cins tarafından hemen cezalandırılır.
yeri gelmişken "reddedilmek, içinde tutmaktan iyidir"cilere de bir çift lafımız olmalı: öyle değildir yoldaşlar, açılmazsanız "acaba o da beni seviyor muydu" diye diye yer bitirirsiniz kendinizi, bunun adı pişmanlıktır. açılırsanız ve reddedilirseniz de azıcık gurur denen şeye de sahipseniz işte o zaman "neden söyledim ki şimdi" gibi yağmurda ıslanmış köpek modunda beddualar edersiniz kendinize . yani aslında insan hoşlandığı ya da aşık olduğu andan itibaren boğazına kadar boka batmıştır. açılmayın, derim. ortamı oluşturmaya çalışın, karşı tarafın niyeti varsa zaten belli eder ve iş kendiliğinden gelişir, baktınız ki o elektriği alamıyorsunuz, onu isteyen nefsinize lanet edip noktalayın ilişkiyi. çünkü reddedilmek insandan çok şey götürür. mesela çok gamsız değilseniz kendine güven duygusu, yaşama sevinci, kendine saygı gibi. zamanla pasifleştirir bu konularda insanı. sonuç itibarı ile sizi bu durumlara sürükleyen içinizdeki romantiği öldürürsünüz kendi ellerinizle, olgunlaşırsınız, kadınlardan nefret etme duygunuz güçlenir, hayatınızın kadınını seçerken samimi duygularınızı değil, öğrendiğiniz tuzakları kullanırsınız ve nihayetinde birisi o tuzağa düşer. böyle olmasa yaşı gelen insanların %95'i nasıl evlenirdi?