Hiç oluyorum giderek, durarak, oturarak ve yaşayarak. Sonu pek hoş olmadı yine ama olsun. içim fesat benim evet ama seninki de pek temiz değil anlaşılan. Hava 41 derece, dondurucu bir sıcak. Çifte donmuş biri, epey alçak. Uymuyor kelimeler sıkıştırdığım satırlara, ya biraz dar geliyor, ya çok bol. Satır araları gözüme batıyor, eksikliğini hissettiriyor. Bir duman salınarak kayboluyor göz hizamda. Kör kütük çatırdıyor Müzeyyen, duymuyor musun gerçekten? Azıcık yaklaşsan neler duyarsın bir bilsen. Boşuna delirmedim ben, defterlerde. Mırıldanarak eşlik ediyorum çöküşümden gelen gürültüye. Bu bencillik midir bilmem ama sana okutma niyetinde değilim artık pek. Okuduğundan da şüphe duymaya başladım zaten. Yani ben olsam okumazdım, sen olsam da okumazdım, marangoz olsam okurdum belki ama muhtemelen anlamazdım o zaman da. Ben insan olsam okumazdım galiba bu saçmalıkları.
Hepiniz haklısınız. Hepiniz yenilen hakkınız yüzünden mağdursunuz, her biriniz yalnız, herkes birinden kazık yemiş anlıyorum. Bu kadar ama, siz de beni anlayın filan demeyeceğim, ne gerek var şimdi bir de olmayan birinin dertlerini bindiresiniz sırtınıza. Bu işi bitirmeye karar verdim. Hatta ne kadar yarım işim varsa bitirmeye kararlıyım. Bir son olacaksa, hiçbir yol çıkmaz olarak kalmamalı. Senden haber bekliyorum. Mektuplarımı istiyorum. Fazla bir şey değil kurban olduğum, Raif olduğum. Yıllarca bekletme beni durduk yere, çoluk çocuğa rezil olmayayım daha fazla.