Şurada kaç bin kişiyiz bilmiyorum ama koskoca sözlükte mother movie ile ilgili sadece tek entry girilmiş. Hiçbiriniz mi izlemediniz kardeşim ya. Muhtemelen izleyenlerden de kimse "burada sanat kasmaya değmez" deyip boş vermiştir. Her neyse şuraya iki kelam edivereyim.
Filmi dün izledim. Filme ara verildikten sonra "neler oluyor aa dostlar" diye bir sure düşündürdü beni. Film boyunca da psikolojik drama beni çok pis terletti ve bunalttı. Üzerimdeki hırkayı filan attım ki zaten böyle yapıtları çok beğenerek izlerim. Filmin sonunda dumur olup çıktım tabii. Ne anlattı bu film şimdi lan derken sevgi, bencillik temalarından bir şeyler çıkartmaya çalıştım. Ama filmde fazlasıyla yer alan imgelerin üstünden sadece sevgi ve bencilliği çıkartmak filmin temasımı çok sığ yapardı. O kadar uğraşılmış bir yapıt sadece bu tema üzerinden çekilmiş olamazdı. Sonra okuduğum birkaç eleşti yazısıyla aydınlandım. Meğer jennifer ablamız filmde imgesel olarak meryem rolündeymiş, Eşi olan yazar ise tanrı. Eve gelen ve bize yazarın bir hayranı olarak tanıtılan adam ise aslında adem imiş, karısı olarak gelen kişi de havva. Eve sonradan dahil olan kardeşler de adem ile havva'nın erkek çocukları kabil ile habil. Eski ahitte bulunan hikayelerde kabil ile habil'in kavga edip kabil'in kardeşi habil'in kafasını taşla ezip öldürdüğü anlatılır, filmde de buna benzer bir sahnede erkek kardeşlerden biri diğerinin kafasını ezip öldürüyor. Filmdeki bir çok diyalogda da eski ahitten serpintilere rastlıyoruz. Tanrıyı sürekli veren ve affeden olarak biliriz. Jennifer, eşi olan yazara her şeyini veriyor. Ta ki çocuğu oluyor, her ne kadar dirense de tanrı imajındaki yazar en sonunda çocuğunu bile ondan alıp hayranlarına veriyor. Doğan çocuk ise isa. isa'nın "kanım içtiğiniz şarabınızdır, canım yediğiniz etinizdir." sözlerinden yola çıkarak buna benzer bir sahne yaratılmış. Ev ise dünya yani bir nevi cehennem imajında. En sonunda yanıyor ve (ash to ash, dust to dust) tekrar küllerinden doğarak, tekrar aynı döngü en baştan başlıyor.
Film muhteşem ötesi özgün olmuş. Birçok yorumda da okuduğum gibi sinemada 15-20 kişi falandık filmi izleyen. Yani biraz sanata kafayı yoran kitlenin oturup üzerinde düşünüp ya da benim gibi araştırıp öğrendikten sonra çok büyük zevk alacağı bir film. Yani recep ivedik tayfaya hitap etmiyor anlayacağınız. Yine dinler üzerinden bir çalışmayla, ortaya mother'ı çıkartmışlar ama çok özgün ve insanı izlerken dumura uğratması bu klişeyi görmezden gelmemizi sağlıyor. Aynı yönetmenin filmi black swan'i izleyenler için ise mother çok farklı bir yapım kalacak ama aronofsky sevenler öyle dümdüz bir film izlemeyeceklerini bilirler.
Edit: film boyunca jennifer'ın tombikto memintolarını sadece kısa bir sahnede görüyoruz. Bu yönden benim beklentilerimi pek karşılamadı.