şüphecilik metodu oldukça ilginç bir abimiz: öylece durup her şeyden şüphe ediyor. öyle bir şüphe ki; geriye benliğinden başka hiçbir şey kalmıyor. sonra her şeyden şüphe etse bile benliğinden şüphe edemediğini fark ediyor. çünkü benliğinden şüphe ederken bile bir benlik durumuna sahip. işte bunun üzerine "düşünüyorum, öyleyse varım" diyor.
bunun ardından da Allah'ı buluyor. fakat hıristiyanlıktaki teslis inancını "vardır bir hikmeti" diyerek sorgulamamasını hanesine eksi puan olarak yazıyorum. bu durumda birinciliği teslis inancının insan uydurması olduğunu çözen newton abimiz kapıyor.
dekart'ın insan zihninin maddeye indirgemeyeceğini ifade eden dualistik tutumu, onu, hayvanları gelişmiş robotlar olarak görmeye itiyor. ilginç bir düşünce gerçekten. bu konuda tam olarak kendisime katılmasam da biraz hak verebiliyorum. tabi hayvan savunucuları "sen kim köpeksin(!)" gibisinden hararetlenmeye teşneler bu konuda; ama bir durup düşünelim.
bugün karıncanın üzerine pat diye basan birini kim azarlayabilir? aynı kişinin eline japon yapımı bir karınca robotunu verdiğimizi düşünelim. bu kişide karınca robotunun da üzerine basacak göt var mıdır? yoktür; çünkü o robot kimbilir kaç bin dolardır. halbuki japon üretimi karınca robotu milyar dolar değerinde bile olsa; asla doğal karınca kadar teknolojik(!) olamaz. yani; dekart'ın hayvanları robot olarak görmesi onları değersiz gördüğü anlamına gelmiyor. bence dekart abi karıncanın üzerine basmazdı; ama japonların olası robotunu ezer geçerdi. bence böyle...