ne zaman üç beş kişi geceleyin ders çalışalım diye otursak hortlayan muhabbet.
dini sorgulamaca.
ama bir geyiğe sarılıyor ki sormayın. komedi. bir gün gazeteye çıkacağız eminim.
"ders çalışan üç genç çarpıldı."
ne zaman başımıza gelir bilemem ancak, ufak bir kuple sorgulayayım diyorum. bu entry ahirette götümüze girecek olanlardan.
iş hukuku finaline çalışırken birden meleklerin iş yükü prolemi karşımıza çıktı. neden melekler eşit işe eşit ücret kavramından uzaktırlar. insan limitsiz ders çalışınca ders ile eğlenceyi birleştiriyor arkadaşım napıcaksın?
evet, dönelim bizim meleklere. aralarında mutlak bir eşitsizlik var;
mesela cebrail. cebrail saolsun meleklerle irtibata geçiyor. bizi dinlerden haberdar ediyor. cebrail saolsun 600'lü yıllardan beri yok piyasada. ne yapıyor? 1400 yılık tatil biraz fazla değil mi? sıkılır yahu insan. şimdi insan değil ki o diyorsunuz ama melek de olsa insan insandır. işte cebrailin bu tatilde oluşu nedense iş hukuku çalışan biz genç bünyeleri rahatsız etti.
yahu azraile bakıyorsun 7/24 çalışıyor. bir eşitsizlik yok mu?
mikail desen doğa olaylarıyla meşgul. yağmur yağdır, şimşek çaktır, tsunami yarat zor işler. peki bunların arasında bir işbirliği yok mu? yani tsunamide binlerce kişi öldüğünde azrail ile mikail beraber mi çalışıyorlar? irtibatı nasıl kuruyorlar? iş dışında muhabbetleri ne alemde?iş çıkışı iki tek atıyorlar mıdır?
peki israfilin yaşadığı yoğun stres? sen otur surun başında 5000 yıldır bekle. zor iş vesselam.tespih bile çeksen geçmez. bunun iş çıkışı da yok. her an emir gelebilir.nöbetçi asker gibi garibim.
ama hakikaten azrail ile mikailin işbirliği çok göze çarpıyor. genelkurmayla hükümetin arasının iyi olması gibi birşey olsa gerek.
"abi hiç mi isyan etmez ya bunlar" dedi birisi.
laf. muhabbet buradan şeytana döndü. kendisi mustafa sandal misali isyankar birazcık. işte madem şeytan isyan edebilmiş; eeee?
işte şeytan madem isyan etmiş azrail isyan ederse ne olacak? canımızı kim alacak?
"abi süper azraili isyan ettirirsek hiç ölmeyiz" allahım bir hukuk örencisinin yürüttüğü akla bak. yesinler. neyle kandırıcan azraili.
muhabbet şeytan üzerinden gırla devam ederken;
sonradan kutsal kitaplara geldik. şeytandan sonra ilk sol. birisi lafa atladı yine.
"yahu biz bu şeytanı sadece kutsal kitaplardan öğreniyoruz, biliyoruz?"
"yani?"
"yani ben allah olsam, neden şeytandan insanlara bahsedeyim ki? hem güçlü olan benim neden insanlara kitap göndereyim."
"yani?"
"yanisi ben şeytan olsam allah adına kitap gönderir, birazcık iyilik yapın dedikten sonra, çaktırmadan kötülükler yaptırırım."
"mesela?"
"kadınları köle yaparım. böylelikle her iki kişiden biri kötülük yapmış olur..."
"yuh" dedim. muhabbet böyle devam ederken eleman devam etti. isim verip rencide etmek istemiyorum. kendisini. ama hukuk öğrencisi.
"oğlum kitap dediğine ne gerek var? allah bize vur, öldür dese vurup öldürecek miydik?"
"hayır"
ya ben birşey demiyorum sanırım fazla sorguladık.
o zaman bu güzelim entryi izmir bucada ki halama armağan edeyim. tutuklu ve hükümlü yakınlarıyla tüm islam alemini unutuyorum. anneannemgile de selamlar.