Ergani' den sonraki 25 . Km de Çook eskilerden bir hikaye bu.
şu an Hazar Gölü'nün olduğu yerde hamile bir kadın yaşar.
Dönem kıtlık yoksulluk devri,
kadın bir köye gider,mis gibi ekmek ve maya kokuları çarpar burnuna.
Dayanamayıp oradaki evlerden ekmek ister ama çok cimri, acımasız olan bu köy halkı hamile kadına sicak ekmek vermez.
Gittiği hiç bir kapıdan o yarım ekmeği bile bulamayan hamile kadın,
Gitmeden once ilk kapısını çaldığı evin eşiğine elini koyup,
"inşallah bu köy su keser, ben de taş keserim" diye beddua eder.
Allah duasını kabul eder ve köy sular altında kalır.
O gece köyde çocuk ve yasli, genç kimse sağ kalmaz.
Habersiz sel baskının altında herkes boğulmuştur.
Hamile Kadın da bir dağa dönüşür.
Hazar Baba olarak da bilinen bu dağ Elazığ'ın her yerinden görünür ve gerçekten de saçları,yüzü,karnı,ayakları hatta elbisesinin kırışıklarıyla tam bir kadın görünümündedir.
Devletin sivrice, Herkesin hazar gölü olarak bildiği batık köyün öyküsü bu.
Batık şehir hakkında da çalışmalar yapılmaktadır.
Sular çekilince zaman zaman şehir ortaya çıkar.
Evliya Çelebi buranın ticaretle uğraşan gayri Müslim bir köy olduğu ve kilisesinde mumyalanmış bir eşek olduğunu eserinde belirtmiştir.
Not:
maden ile Keban arasında asma köprü ile geçilen bir vadide alabalık tadına baktık.
Yamaçtaki manzaranın oturulan yerden bile güzelliği nefes kesen akarsu sesleri yemeğimizin hidro tamamlayicisiydi.
Sivrice gölüne hakim yazliklarin olduğu bölge de otel bulunmamasi ve
Polis kampı dışında bir tesisin bulunmayışı gördüğüm en garip durumdu.
Kısaca maden cennet olmamasına rağmen, cennete yakın kişilerin yaşadığı yer olarak benim gönlümde
Yer aldı.
Yemek: maden köftesi (sulu kaşık yemeği)