herkesin onu konuştuğu günlerdi, insanlar iki kategoriye ayrılmış izleyenler izlemeyenlere eksik insan muamelesi yapma hakkını kendilerine sonuna kadar bahşetmişlerdi. kimse oldboyu izlemedim deme cesaredi gösteremiyor, buna girişenler de şuh bir kahkahanın eşliğinde yerin dibine sokukluyor, ortamdan dışlanıp kendi haline bırakılıyordu. bir gurup arkadaş bu dışlamaların nasıl bir şey olduğu test etmek, psikoloji ve sosyoloji bilimine katkıda bulunmak için ısrarla bu esrarengiz filmi izlememekte ısrar ediyorduk. bu malum zevattan biri bir gün çıkagelerek "bu tecride daha fazla dayanamayacağını" dillendirdi ve akşam evde projektörü kurup bizi bekleyeceğini dillendirdikten sonra cevaplarımızı beklemeden mekandan ayrıldı. etrafa baktık sessizce, kimsenin az önce gereçekleşen diyaloğu duymadığından emin olarak ilgili zevatın evine doğru yola koyulduk. kapıdan girerken kalp atışlarımızın hızlandığını bugünkü gibi hatırlarım. içeri girdik loş bir ortamda projektör duvara yansıtılmış, mekanizmalar kurulmuş, çay demlenmiş, mısırlar patlatılmış, sanki herşey hazır bizi bekliyormuş gibiydi. oturduk bazılarımızın besmele çektiğini duyduğumu hissettim. film bittiğinde bir yudum dahi çekilmemiş çay bardakları tek bir fiske vurulmamış patlamış mısırlar olduğu yerde duruyordu. yazılar akıp bitene kadar kimse yerinden kıpırdamadı. ve birinin sesini duyduk: "başa alıyorum"