nadiren olandı bizim evde. çünkü sadece pazar değil, çarşamba akşamları da yıkanılırdı.
tam bir su kuşu olan ben, banyoya gireceğim ana kadar nefret ederdim bu ritüelden kış aylarında. çünkü ev buz gibiydi. soba hiç yoktu, benim minik odamda yanan ve geceleri mecburen kapattığım gaz sobası vardı sadece. birde banyoda suyu ısıtırken orayı da dayanılır hale getiren küçük tüp. su kazanda kaynadıktan sonra az biraz da kapağı açar kaynatırdık ki banyo o buharla ısınsın. çıkması da ayrı bir işkenceydi, kıç kadar sobanın karşısında üşümeden giyinmek, belime kadar olan saçları kurutmaya çalışmak.
ulan keşke, her şeye rağmen özlediğim günlerdi diyebilenlerden olsaydım. ama ben çocukluğumu hiç özlemiyorum ki.