ağustos

entry114 galeri
    12.
  1. Tam söz verdiği üzre
    ilk sabah güneşi perdeler arasından içeri girdi
    Ve safran renginde, meyilli bir çizgi
    Sedire ulaşıverdi.

    Güneşin sıcak cilası
    Kapladı yakın ormanı, köy evlerini
    Yatağımı, ıslak yastığımı
    Ve kitaplarımın arkasındaki duvarı.

    Yastığımın niçin ıslak olduğunu hatırlarım
    Geleceğinizi görmüştüm düşümde
    Birbiri ardısıra, ormanın içinden
    Beni uğurlamaya.

    Dağınık bir kalabalığın içinden yürüyordunuz
    Sonra biriniz hatırlamıştı
    Eski takvime göre
    Bugün Ağustos’un altısı, Tecelli Yortusu'ydu.

    Her zaman böyle bir gün Tabor dağından
    Alevsiz bir ışık gelir
    Ve sonbahar, bir levha gibi temiz
    Tüm bakışlar ona yönelir.

    Yürümüştünüz, küçük, dilenci çıplaklığında
    Titreyen kızılağaç korusu içinden
    Mezarlığın zencefil kızılı çalılığına
    Ballı bir petek gibi parlayıp birden.

    Gökyüzü ulu komşusuydu
    Susmuş ağaç doruklarının
    Ve uzaklık çağırıyordu uzaklıkları
    Çoktan uyuklamış ötüşlerinde horozların.

    Ağaçların arasında, kilise avlusunda
    Mezbaha memuru gibi durmuştu ölüm
    Ve bakmıştı solgun donuk yüzüme
    Ölçmek için mezarım, büyüklüğüm.

    Hepiniz işitebiliyordunuz net
    Yakınınızdaki bitkin sesi
    Benim yiten sesimdi o, peygamberane
    Yok olmanın henüz el değmediği.

    "Elveda gök mavisi ve altını
    Tecelli Yortusu'nun
    Bir kadının son okşayışlarıyla yumuşak
    Ölüm saatimin acılığı.

    Elveda süresiz yıllar
    Ve alçalış uçurumlarına
    Meydan okuyan kadın
    Ben alanıydım savaşınızın.

    Elveda gerilmiş kanatların köprüsü
    Özgür inatçılığı uçuşun
    Şekli dilde açıklanan dünya
    Yaratıcılık, mucizelerin çalışma gücü."

    BORIS PASTERNAK
    0 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük