gerçek olmamasına rağmen ilk kez gitmekten daha çok koyan şeydir.
şöyle ki;
bölük yazı işleri olarak kullanılan konteynırda ben, bölük komutanı üsteğmen ve bölük astsubayı oturuyoruz. O sırada telefon çalıyor ve bölük komutanı açıp konuşuyor, bir anda yüzü düşüyor ama dinliyor dinliyor ve sonunda emredersiniz deyip kapatıyor.
ardından bana dönüp hemen bölüğü hazırla operasyon emri geldi çıkıyoruz diyor. aynı anda gözüm konteynırın camından gördüğüm manzaraya takılıyor. taburun etrafındaki dağların tepeleri karla kaplı ve o an ince ince bir kağ yağıyor dışarıda.
içimi bir sıkıntı kaplıyor yavaş yavaş, aklımdan geçiriyorum; yine günlerce dağ tepelerinde soğukta, çamurun içinde günlerce yürüyecek, ıslak kamuflajlar içinde geceleri titreye titreye safağın doğuşunu bekleyeceğiz, ha tek düşman soğuk da değil tabi, mayın, pusu vs hepsinin ayrı bir stresi ayrı bir sıkıntısı var o gittikçe büyüyen kasvetli hissin içinde.
Sonra derinlerden bir ses, sanki bir düşünce geliyor;
" ben askerliği yapıp terhis olmadım mı lan?"
sonra bir kez daha
" ben askerliği yapıp terhis olmadım mı?"
ve farklı farklı ama sorgulayan düşünceler sesler peşi sıra geliyor;
"bi saçmalık var amk!" , " yok be abi, ben askerliği bitirdim ya amk"
bunlar artarak devam ederken ben birden evimdeki yatakta gecenin bir saati kan ter içinde uyanıyorum.