lakap takma sanatında türklerle fransızların farkı

entry2 galeri
    1.
  1. öncelikle, lakap takmak günahtır. bilhassa çocukluk döneminde, hemen hepimiz ya lakap takan ya da lakap takılan çocuk olmuşuzdur. bir taraf için çok eğlenceli olan bu aktivite, diğer taraf için hayata küsme vesilesi olablir.

    temsil misal, zeki adlı ilkokul 3. öğrencisine her teneffüste "zekiyeee, zekiyeee" diye bağırmak son derece geri zekalıca bir eylemdir. babamın adı zeki lan en başta.

    neyse sosyal ve dini bu mesajdan sonra girizgahı yapalım.

    hiç şüphesiz, lakap takmak bir sanatsa fransızlarla türkleri ayıran keskin bir çizgi vardır. bunu örneklerle anlatıcaz.

    eric cantona'ya mesela rebel derler. fransızca asi anlamına gelen bu lakabı taşıyan kantona ülkemizde doğmuş ya da top oynuyor olsaydı sizce lakabı ne olurdu?

    psikopat ali ereni hepimiz hatırlarız.

    aynı şekide fransızların "küçük bisiklet" lakabını koydukarı valbuenayı düşünelim. ülkemizde olsa, ona muhtemelen pır pır neco, tüysüz fuat, bitirim ahmet, deli göt eşref, zıpçıktı gibi lakapların takılması söz konusu olurdu.

    fark, bu kadar keskin işte. türk futbolundaki nadide lakaplardan birkaçını sıralayarak müsaade isteyelim;

    ayı gökmen

    takoz recep

    papaz erhan (uzun saç ve sakalından dolayı)

    dobi hasan (adam şişman değildi üstelik. yüzü kilolu gösteriyordu sadece)

    kemik ergün

    hugo suat kaya (ahahaasss bu efsane ya)

    kova yaşar

    deli ibo
    2 ...
bu entry yorumlara kapalı.
© 2025 uludağ sözlük