Artık kendine ne söylenirse söylensin umursamaz hale gelebiliyormuş insan. Daha kötüsü olmaz herhalde diyebiliyormuş ya da bundan daha kötü ne olabilir ki? Artık hücrelerimin Ağrıdığını bile hissediyorum. Yorgunum. Mecalim yok birine dönüp dert anlatmaya. Zaman rutinin içindeyken nasıl da hızla geçiyordu halbuki. Sanki zaman durmuş gibi. Tüm bu yaşadıklarımı bu kadar zamana sığdırmış olamam değil mi? Annenin kanser olduğunu öğrenmek dünyanın en kolay başedilen duygusuymuş Meğer. En zoru o sanmıştım. Bırakın kanser olsun, en azından ilacı var diyor insan. Başına gelecekleri bilmiyorsun tabi, gelene kadar da tahlil etmek namümkün. Mesela siz Türkiye de yoğun bakım bulmak ne kadar zor biliyor musunuz? Ya da diyalizi olan yoğun bakım? Ya da reanimasyon ünitesi olan hastane? Özel ve devlet dahil Edirne'den Kars'a tüm ülkeyi tarayıp aradığımız tüm kriterlere sahip hastahane bulamamak ve her gün bir öncekinden kötü haber almak ne kötü bilir misiniz? Ya da siz hiç hastane tedavi evraklarına imza attınız mı? Hiç imza atarken adınızı hatırlamadığınız oldu mu? 52 gün tek bir iyi haber almadan bir reanimasyon kapısında yatıp kalktınız mı ümit ederek? Sonra siz hiç mucizeye tanık oldunuz mu? 52 günde anneniz 4 kere öldü mü sizin? Benim öldü. Komada öylece seyrettiniz mi? Dokunmadan arada bir cam varken, sevmeye duyurmaya çalıştınız mı kendinizi? Günlerden çarşambayken, doktor tarafından çağrılıp hastan Cumayı göremeyecek gibi duruyor. Bir ilaç denemek istiyorum, ama bu ilaç böbrekleri tamamen bitirirse diyaliz kurtarmaz yarını da görmeyebilir dendi mi hiç size? Ve siz 2 gün 1 günden çok da fazla değil diye o ilacı versinler diye 6 imza daha attınız mı? Ve ölüsünü versinler diye beklediğiniz kapıda annenizin komadan çıktığını öğrendiniz mi tam 52 gün sonra. Her zaman daha kötüsü var. Ve annenin kanser olduğunu öğrenmek bu duygulardan başetmesi en kolayı.
Tanım; öğrenecek daha çok şey olduğundan sanılan zor değildir. (bkz: http://m.uludagsozluk.com/e/36963379/)