06 ağustos 2008 tarihli yazısında açıkça görülmektedir. yakında sözcü gazetesi yeni bir yazara kavuşacak gibi.
Ajda nın bacakları...
BEN her zaman magazin muhabiri olmak istemişimdir. Politika gazeteciliği aslında bana göre değil.
Öyle bakacaktım magazin álemine; kim kiminle ne yaptı, kimin kalçası nasıl, Begüm kilo aldı mı, kimin memeleri gözüktü?..
Tarım Bakanı Mehdi Eker in karşısına oturup hayvancılığı teşvik yasası nı konuşmak yerine, Nez in karşısına oturup sesimi incelterek sorsaydım:
Yeni klip çalışması var mı?..
Ya da:
Yani Haşim Kılıç ın kapatma kararını kovalamak ile şöyle bir haber peşinde koşuşturmak bir mi:
Ajda bacaklarını açtı...
*
işte; beni gören okurlarımın aklına genelde hükümetin durumu gelirken, arkadaşımız sevgili Şermin Terzi o gün telefonla aradı. Yayınlamak üzere bir sorum var dediğinde, hükümetin durumu konusunda ezberim hazırdı.
Şermin sordu:
Ajda Pekkan ın bacaklarının durumu?..
.........!
Son zamanlarda okurlarımın hükümetin durumu konusundaki sorularına yanıt vermeyip konuşmaktan bile kaçmaya çalışırken, Ajda Pekkan ın bacakları konusunda, sandalyemi öne çekip Şimdiiiii... diye başladım.
Peltek-meltek ama, adeta bülbül kesildim.
Ben her zaman magazin muhabiri olmak istemişimdir.
Gerçi AKP lilere bakmaktan Ajda nın bacaklarına bakmaya vakit bulamamıştım. Ama o an önümdeki gazeteleri açtım ve baktım:
Gerçekten güzeldi Ajda nın bacakları.
Ve fikir olarak, Bu bacaklar parti genel başkanı olsaydı, Demirel den beter, iktidardan inmezdi görüşümü açıkladım.
*
Kimi okurlarımın e-mail sorularına yanıt olarak da yazıyorum; böylece pazar günü Hürriyet in birinci sayfasına girmiş oldum...
Oysa tatil dönüşleri yazılarına başladı spotları dışında bir tek yazım ne Hürriyet in, ne Hürriyet internet in ilgisini çekmiş değil...
Ha varım, ha yokum...
Bir tek gün olsun gösterilmeye değer bir yazı yazamadım.
Ama Ajda nın bacakları deyince...
Bacaklar sayesinde oldu bu.
Sağol Ajda...
işte o günden bu yana, gözüm devamlı bacaklarda...